Chen-Bo Zhong...
Toronto Üniversitesi'nde görev yapan bir sosyal psikoloji uzmanı!
Bir gün bilgisayarının başına geçmiş Youtube'da dolaşırken karşısına bir şarkı çıkıyor: Lonely This Christmas ! ("Bu Noel Yalnızım!")
1970'lerde Suzi Quatro, Blondie gibi isimlerle çalışmış Mike Chapman'ın yazdığı ünlü bir şarkı bu.
Nakaratları " Bu Noel sensiz/çok soğuk olacak, çok soğuk " diye giden bir şarkı...
Şarkıyı dinlerken çok etkileniyor Zhong.
Sonra içinden soruyor: " Soğukla yalnızlığın bir araya gelişi basit bir dil oyunundan ibaret olamaz. Aralarında sağlam bir bağ olmalı!"
Geçenlerde " Yalnızsın, üzerine hırka al!" başlıklı yazımda anlattığım "Sosyal dışlanmışlığın; kendini yalnız bırakılmış hissetmenin fiziksel üşümeye yol açtığını" gösteren bilimsel araştırma var ya...
O araştırmanın çıkış noktası buymuş meğerse...
***
Yeri gelmişken...
Bir arkadaşım telefonda heyecanla anlatıyordu geçen gün.
Yazımı okuduktan sonra fark etmiş ki...
Ne zaman tek başına yemek yemek durumunda kalsa (ki öyle zamanlarda gizliden gizliye kendine acıyormuş) evdeyse çorba yapmaya kalkışıyor, dışarıdaysa garsona ilk olarak "ne çorbanız var" diye soruyormuş!
Neden?
Çünkü içini ısıtıyormuş çorba; o melankolik hava dağılıveriyormuş.
***
Neyse...
Dönelim yine Chen-Bo Zong'a...
Kanadalı sosyal psikologun " Günahlarından Arınma: Tehlikedeki Ahlak ve Fiziksel Temizlik " başlığıyla yayınlanan bir araştırması daha varmış!
Nasıl kendini yalnız bırakılmış hisseden kişi sıcak bir şeyler içmek veya üzerine kalın bir şeyler giymek istiyorsa...
Kendisini ruhen kirlenmiş veya ahlaken yanlış yapmış hisseden insanlar duşun altına girip uzun uzun yıkanırlarsa manevi "kir"inden de arınacakmış gibi davranıyorlarmış!
Bilmediğimiz şey mi? Hayır.
İnsanlığın hemen bütün geleneksel kültürlerinde günah kirdir!
Birçok dinsel temizlik ritüeli bu mecazın derinliği üzerine inşa edilir.
***
Bütün bu araştırmalarla Zhong'un altını çizdiği bir şey var ki, ben asıl ona dikkat edelim istiyorum:
" Altı üstü bir laf " deyip geçmeyelim, hele mecazları hiç hafife almayalım!
Ve... hislerimizin " elle tutulur, gözle görünür şeyler " olduğunu asla unutmayalım!