Mali piyasalar çöktü, finans kapitalizmi kökten sarsıldı ya...
Kakasıyla oynar gibi parayla oynayan kravatlı "çocuklar"ın yarattıkları vahşi piyasa zenginliğinin sonu geldi ya...
Şimdi Batı'nın düşünen kesimleri gidişatın nereye olduğu konusuna kafa yoruyor.
William Buiter gibi ekonomistler açık açık "bildiğimiz şekliyle Amerikan kapitalizminin sonu gelmiştir" diyor; "finans varlıkları dahil birçok şey tekrar kamusal mülkiyete geçmek zorunda!"
***
Medya da boş durmuyor tabii!
Bizim gibi olup bitenlere uzaktan bakarken hisse senetleri kadar hissi meseleleri de merak edenlere özel haberler servis ediyor!
Ortodoks keşiş Hristo Mişkov haberi mesela!
Batı medyası birdenbire tam beş yıl önce ABD'deki başarılı borsa kariyerini terk edip keşiş olan Hristo'yu hatırlayıverdi! Bu haberler bize kadar yansıdı.
Ne yapmış peki Hristo?
Borsanın stresinden ve Wall Street'in yalan dünyasından bunalıp Bulgaristan'a gitmiş; 12. yüzyıla ait harap bir manastırı restore ettirmiş.
Şimdi orada günlerini süt sağarak, toprak ekerek ve ibadet ederek geçiriyormuş!
***
"Süt bilgisayarlar tarafından üretilmiyor, ekmek borsadan gelmiyor. Bunlar için toprağı sürmek, ekmek, biçmek gerektiğini unuttu insanlar" diyor Hristo.
Borsacı, bankacı eski arkadaşlarına da bir önerisi var: " Masalarına bir kavanoz içinde toprak koysunlar, nerden geldiklerini nereye gittiklerini belki hatırlarlar!"
Güzel söylüyor, iyi söylüyor Hristo.
Fakat tavsiyesi pek naif kalıyor.
Tüketim kültürünün en köklü ve güçlü bilgelik arayışlarını bile hızla içine çekip naylonlaştıran bir "kara delik" olduğunu bilmeyen mi var?
Korkarım, bu yazıları okuyan New York'luların çalışma masalarında pek trendy bir süs olarak bir kavanoz toprak bulunacak!
Hem finans dolaplarının döndüğü odalarda yıllardır şehrin en sükseli mağazalarından alınmış bonzailer var da, ne oluyor?
***
Belli ki, Hristo Mişkov inzivaya çekildiği manastırı geçmişte borsada çalışarak kazandığı yüzbinlerce dolarla restore ettirdiğini unutmuş! Ya da öyle görünmeyi tercih ediyor.
Oysa bu dünya dün kurulmadı.
Kapitalizm çağlar boyu ağır ağır inşa etti bu dünyayı!
O yüzden parayla ilişkimizi sorgulamadan; parayla ilişkimiz hakkında radikal kararlar almadan ne tek tek ne de topyekun kurtulabiliriz!
Günümüzde insanlığın gelip tıkandığı nokta birkaç kişinin inzivasıyla veya toprağa dönmesiyle çözülecek şey değil!
***
Ama haydi bunu da geçelim!
Tek tek bireyler açısından düşünelim!
Halvet hali... Kaçmak... İnziva... Terk etmek... Bunların hepsi insanın iç yolculukları için çok anlamlı tercihler...
Ama bu çağda hikmetin bir yeri olacaksa ...
İnsani değerler gerçekten gündelik hayata egemen kılınacaksa...
Bu kaçmak yerine parayla yüz yüze hesaplaşmakla ve üretimin, tüketimin; insan ilişkilerinin merkezine kadar sokulmakla mümkün olacak!
Masadaki bir kavanoz toprak işyerinde de evde de eninde sonunda süse dönüşür!
Ama topraktan gelip toprağa gideceğini derinden bilerek sabah evden çıkıp işe gitmek süs olmaz, süs kalamaz!
Esas değişim oradan başlar!