Herkül Milas'ın "Haliç'teki Asma Köprü" başlıklı yazısından çok etkilendim. (Zaman, 2 Temmuz) Milas, Taksim-Şişhane yönünden gelip Haliç'i aşacak olan metro için yapılan asma köprüyü ele alıyor.
1940'ta Türkiye'de doğan, 1971'de Yunanistan'a yerleşmesine karşın Türkiye'yi ve İstanbul'u birçok Türk'ten daha fazla seven mühendis ve siyaset bilimci Herkül Milas'ın ne dediğine bakalım...
"Hayatımın beceriksiz insanların elinde olduğunu düşünmek bende stres, kasvet, korku ve öfke yaratıyor. Bundan dolayı bu köprüye bir anlam vermeye çalıştım" diyerek lafa başlıyor Milas.
Zorunluysa, köprü elbette yapılacak. Peki, çevresinde şahane camiler bulunan Haliç'e hiç yakışmadığı apaçık olan bu köprü tipi niye seçildi?
Kuşkulanıp soruyor Milas: "Herhalde, diyorum, birileri şatafatlı, dikkati çeken bir eser yaratmak istemiş."
Demagojiye son
Metro köprüsünde de işleyen "Ben yaptım oldu" yaklaşımına, kısaca "metot yanlış" diyor: "Birilerinin kendi başlarına böyle kararlar almasıdır yanlış olan."
Sonra bu yaklaşımı demokrasiye bağlıyor ve "Azınlık mı karar verecek, çoğunluk mu" sorusunun demagojiden ibaret olduğunu çok güzel anlatıyor:
"Demokrasilerde her karar oylama ile alınmaz ki! Teknik kararlar ilgililerce alınır. Tabii ilgili vatandaşların duyarlığını da göz önüne alarak... Ülke çapında aşı yapmak gerektiğinde kamuoyu yoklaması yapılmaz. 'Azınlıkların ibadethaneleri olsun mu' diye çoğunluğa sorulmaz. Futbol milli takımını da Bakanlar Kurulu veya Başbakan oluşturmaz."
Siyasetçi kanunları yapar. Ama o kanunun uygulanışına karışmaz. "Eski camileri restore edelim" der siyasetçi. Ancak kalkıp da "Restorasyonda şu yöntemi uygulayalım" demez. Çünkü o teknik bir konudur. Uzmanı bilir.
Tabii bir de vatandaşı doğrudan ilgilendiren olaylar vardır ki o zaman uzmanlık yetmez, mutlaka halka da sormak gerekir.
Herkül Milas, hem Haliç Metro Köprüsü'ndeki, hem de Gezi Parkı'ndaki, "Ben yaptım oldu" yaklaşımının, devlet-vatandaş ilişkisini bozduğunu söylüyor ki bence haklı.
Tutarlı olalım mı?
Bir de Milas'ın değinmediği tutarlılık konusu var... Zeytinburnu'ndaki kulelerin Sultanahmet'in, Ayasofya'nın siluetini bozduğunu görebilmek için havanın berrak olması, sizin de vapurda bulunmanız gerekiyor. Yine de o bozulma beş dakika filan sürüyor.
Bir yandan ancak yukarıda anlattığım özel şartlarda ortaya çıkan siluet bozmasından rahatsız olacaksınız...
Öte yandan, bütün tarihi yarımadayı siluet ve estetik olarak darmadağın eden Metro Köprüsü'nü onaylayacaksınız...
Olmaz öyle şey!
Samimi vatandaş aramaya meraklı olanların, önce kendilerinin samimi olması gerekir.
Not: Metro köprüsü için bundan sonra ne yapılabilir? Şimdilik iki fikir çıktı...
İlki teknik: Yapıyı mümkün olduğunca görünmez kılacak bir malzemeyle kaplayalım...
İkincisi çağdaş sanattan esinlenme: Köprünün üstüne, adeta ayıpları örtecek bir Osmanlı tülü atılmış gibi duracak bir konstrüksiyon yapalım. Böylece köprü, bir kent heykeline dönüşsün.