Şahane olaylar, bir gün arayla meydana geldi: Önce Öcalan'ın "haklarımızı siyaset yaparak almak üzere silahları bırakıyoruz" mesajı... Ardından İsrail'in, Mavi Marmara katliamı nedeniyle özür dilemesi.
Nâzım'ın insanı umutla dolduran dizelerini değiştirip söyleyelim: "Güzel günler görüyoruz çocuklar..."
İsrail'in açıklaması kuşkusuz samimi pişmanlık sonucu değil. Belli ki Obama'nın bastırması ve elbette yalnızlaşan İsrail'in çıkarları doğrultusunda bir diplomatik adım. Ama sonuçta Türkiye'nin bölgedeki etkin rolü tescillenmiş oldu. Bu gelişme... Doğrudan veya dolaylı olarak... Kimi (iç) aktörlerin karnesine artı puan, kimisinin karnesine ise eksi puan olarak yazıldı.
Artıdakiler: Baştan beri sağlam ve kararlı bir duruş sergileyen Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu... Mavi Marmara'yı organize eden Milli Görüşçü-İslamcı siyasi çizgi...
Eksidekiler: AK Parti'ye karşı, İsrail'den ve ABD'deki İsrail lobisinden medet uman Kemalistler... Olaydan sonra, fazla ihtiyatlı davranarak, "İsrail'den izin alınmalıydı" diyen Fethullah Gülen... Yandan çarklı haberlerle İsrail'i haklı çıkarmaya çalışan Hürriyet gazetesi.
Biraz da gamlı baykuşluk yapayım: Devletler, bir şeyler koparmadan taviz vermez; İsrail, acaba Obama'dan ne aldı? ABD, Ankara'dan ne isteyecek? Barış süreci nasıl etkilenecek?
Bunları önümüzdeki günlerde konuşuruz. Şimdi iki güzel gelişmenin keyfini çıkaralım.