Abdullah Öcalan'ın dün okunan mesajında birçok farklı tema bulunuyor... PKK militanlarının yurtdışına çıkması... Kandil'de maraza çıkarmadan beklemeleri... Ve o arada sivil siyasete geçilmesi, bu temaların kuşkusuz en önemlisi.
Birçok yorumcu ağırlığı bu noktaya verecektir. Bense daha öteye bakmak istiyorum.
"Ankara-İmralı sinerjisi Türkiye'yi büyütür mü" başlıklı yazıda da belirttiğim gibi... Beni beş-on yıl sonrası daha çok ilgilendiriyor. (13 Mart)
Öcalan'ın mesajından, barış sürecini Türkiye'yle sınırlı bir olgu olarak görmediğini anlıyorum. Bu süreci bir atlama taşı olarak kullanmak istiyor.
"Türk bayrağı nerede?"
Başbakan Erdoğan, dünkü mitingi değerlendirirken, "Mitingde Türk bayrağının olmaması, mesaja ters düşüyor" dedi.
Tabii ki Başbakan süreci Türkiye bağlamında değerlendiriyor. Yani zihnindeki temel birim Türkiye'nin sınırları. Onun açısından barış, Türkiye'nin barışı olacak.
O halde... İster tek etnik gruba dayalı devletten, çok halklı bir yapıya geçilsin... İster Kürtler özerk bir yönetime kavuşsun... Sonuçta, ülkede ay-yıldızlı bayrak dalgalanacak. Başbakan bunu önemsiyor.
Öcalan ise oy bekleyen bir siyasetçi değil. Bu sayede Türkiye sınırlarını aşacak sözler edebiliyor.
Mesajda, Türkiye'nin Kürtleri üzerinden Ortadoğu'ya hitap etti... Hayalinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler (Irak, Suriye, vs.) arasında oluşacak bir birlik var.
Türkmenleri, Arapları, Asurileri... Hz. Musa'ya, Hz. İsa'ya ve Hz. Muhammed'e inananları anıyor mesajında. Onları Milli Dayanışma ve Barış Konferansı'na davet ediyor...
Emperyalistlerin ve kapitalist modernitenin bölüp çatıştırdığı halkları, bir araya getirmekten söz ediyor.
Türkiyesiz olmaz
Peki bu vizyon, maddi gücünü nereden alacak? Elbette büyüyen bir ekonomisi, güçlü bir ordusu ve topluma nüfuz etmiş bir devleti olan Ankara'dan...
Türklerle Kürtlerin Çanakkale Savaşı'nda birlikte şehit düşmesinden... Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yapmalarından... 1920'de TBMM'yi birlikte açmalarından bahsediyor.
Daha da önemlisi... Misak-ı Milli'den söz ediyor ki bilindiği gibi buna Musul da dahildir!
Yani Öcalan'ın zihninde Ankara ve Diyarbakır'ın öncülüğünde kurulacak yeni bir siyasi oluşum var. Federasyon olur, konfederasyon olur... O ayrı konu.
Maceracılık mı?
"Tek uluslu devlet" kavramıyla ve "yurtta sulh, cihanda sulh" sloganıyla düşünen bir Kemalist için bütün bunlar maceraperestlik olarak görülebilir elbette.
Ancak hoşlansak da, hoşlanmasak da Ortadoğu'daki sınırlar önümüzdeki yıllarda değişecek.
Direnmek yerine krizdeki fırsatı görmek gerek. Ankara yıllarca Kürdistan'ın kurulmasına karşı çıktı da ne oldu? Şimdi en güçlü müttefiki Barzani değil mi?
Özetin özeti: Başbakan Erdoğan haklı. Öyle de bakılsa, böyle de bakılsa; ay-yıldızlı bayrak zorunlu. Mitingin organizatörleri Apo'nun vizyonunu henüz kavramamış. Sanırım onlar hâlâ Kürt ulusalcılığı bağlamında düşünüyor.
Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu vizyon Osmanlıcı bir vizyondur ve Stratejik Derinlik fikriyle uyumludur. Buyurun, tartışalım!