Utku Çakırözer'in haberine göre... Bir CHP heyeti, Türk Amerikan Birliği'nin organizasyonuyla ABD'nin başkenti Washington'a giderek temaslarda bulunmuş. (Cumhuriyet, 19 Mart)
"Ne var bunda" diyeceksiniz.
Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın'ın başkanlığında bir heyetin Washington'a gitmesi... Orada senatörler, temsilciler meclisi üyeleri ve bir de müsteşar yardımcısıyla görüşmesi, elbette şaşırtıcı bir olay değil.
Türkiye'nin ana muhalefet partisiysen... Gelecekte hükümet olmanın hayallerini kuruyorsan... Tabii ki ABD'ye gideceksin... Sadece oraya değil; İngiltere, Almanya, Rusya ve Çin'e de gideceksin... Nabız yoklayacaksın, fikir teatisinde bulunacaksın, dünyayı tanıyacaksın.
İlginç olan... Heyetin ziyaretinde Washington'daki organizasyonu Türk Amerikan Birliği (TAA) adlı sivil toplum kuruluşunun yapmış olması.
Çünkü TAA, Fethullah Gülen'in takipçilerinin kurduğu bir STK... Gülencilerin, ABD bağlantıları gayet güçlüdür. Ulaşamadıkları, normal şartlarda randevu alamadıkları siyasetçi veya bürokrat yok gibidir.
Bu tip organizasyonlar konusunda gayet tecrübeli olan TAA ile işbirliği yapmak elbette akıllıca...
Ama gün geliyor... Aynı CHP veya parti içinden birileri, Hocaefendi'ye ve Gülencilere demediğini bırakmıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Daha da ilginci, Cumhuriyet gazetesinin yaklaşımı: Başka zaman veya başka bir parti olduğunda... Mangalda kül bırakmayan gazete... Haberi fazla büyütmeden ama yine de ilk sayfadan vermiş.
Peki, bu bir çelişki mi? Hem öyle, hem değil! Gazetenin geleneğinde var böyle bir oportünizm.
Hatırlayalım: Cumhuriyet'in başyazarı rahmetli İlhan Selçuk... Tam bir anti-Amerikancıydı ama... ABD'ye, "AKP ile değil, bizimkilerle ittifak kur" diye seslenen yazılar kaleme alırdı. Herhalde iki düşman arasında "ehvenişer" ayrımı yapıyordu.
Neyse... Geçenlerde, "Cemaat ile Kemalizm arasında yakınlaşma olur mu" diye soruyordu birisi. Kimdi o? ..