Bir dili, diğerlerinden asıl ayıran düz kelimeler değil, deyimler ve atasözleridir.
Ha "pencere" demişsin, ha "window"... Ha "lütfen" demişsin, ha "bitte"... Bunlar aynı nesneye, aynı duruma işaret ederler.
Dile ruhunu veren ve onu bir kültürle ilişkilendiren ise atasözleri ve deyimlerdir.
Atasözleri yüzyıllar içinde oluşur. Hayatta yol gösterdiğine inanılan, öğüt niteliğinde sözlerdir.
Mesela biri "Su testisi suyolunda kırılır" derken, onu duyan diğeri "Eceli gelen köpek, cami duvarına işer" der.
Deyimler ise bir durumu renkli, canlı, ilgi çekici biçimde ifade eden ve en az iki kelimeden oluşan söz öbekleridir.
Kelimeler deyimi oluştururken, düz anlamlarından uzaklaşırlar.
Örneğin: "Dilini eşek arısı soksa da, kessen artık zırvalamayı..."
Unutmadan: "Saçma söz, boş laf" anlamında kullandığımız 'zırva' kelimesinin, "ishalli hayvan dışkısı" demek olduğunu biliyor muydunuz?