Ben İtalyan arkeologların, başkentteki Roma İmparatorluğu döneminden kalma eserleri tamamen ortaya çıkardıklarını sanırdım. Meğer öyle değilmiş.
Roma'nın ortasında tarihi eserlerle dolu bir tepe var. Buraya Latince'de "Collis Palatium" ya da "Mons Palatinus" deniyormuş. İngilizcesi "Palatine Hill".
Tepenin özelliği imparatorların mekânı olması. Evlerini, köşklerini, saraylarını buraya yapmışlar.
Zaten "saray" anlamına gelen "palazzo" (İtalyanca), "palais" (Fransızca), "palace" (İngilizce) kelimeleri de buradan türemiş.
Geçen gün biri arkeolog, diğeri inşaat mühendisi iki İtalyan profesör (Giuseppe Morganti ile Giorgio Croci) ve yardımcıları bize bu tepeyi gezdirdi.
(Not: İtalyan uzmanlar aynı zamanda İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile işbirliği yaparak Topkapı Sarayı üzerinde de çalışıyor.)
Meğer iktidar tepesinin üstündeki geniş bahçe yüzünden durumun farkında değillermiş... Yeni kazılarla taa ilk imparatorların konutlarını da bulmuşlar. Çok mutlular.
***
Başka şeyler de öğrendik sohbette... Örneğin dün burada sözünü ettiğim, Roma'da yeni açılan çağdaş sanat müzesi MAXXI...
Mimar Zaha Hadid "uçuk" projesini çizmiş... Neticede uygulanmasına da karar verilmiş...
Gel gör ki bu acayip yapıyı "dikmek" hiç kolay olmamış.
Binanın statik hesaplarını yapacağız diye yirmiyi aşkın mühendisin göbeği çatlamış. "Yamuk yumuk" yapıyı inşa edebilmek için inanılmaz paralar harcanmış.
Bazen Zaha Hanım'la kapışmış, "Ne halin varsa gör" deyip işi bırakmışlar.
Kimileri Hadid'e "Mimarinin Pop Yıldızı" anlamında "Archistar" demiş.
Gayet ciddi, işinin ehli mühendisler, "Bu kadın inşaat hakkında hiçbir şey bilmiyor" diyerek saçını başını yolmuş.
Hatta böyle tuhaf bir binayı dikebilmek için geliştirdikleri mühendislik yöntemleri sayesinde ödül kazanmışlar.
Bunları niye mi yazdım? İstanbul Kartal'daki kentsel dönüşüm projesini de Zaha Hadid hazırladı.
Peki standartlara, geleneklere, alışkanlıklara uymayan o yapıları acaba bizimkiler nasıl inşa edecek?