Gazetelerde yazar olup da, CHP yönetimine girenlerin görevine son veriliyor. Daha önce de diğer partililerle ilgili benzeri kararlar alınmıştı medya yönetimleri tarafından.
Bu makul bir uygulama elbette... Ancak bir noktaya değinmek gerek...
Biliyorsunuz, kurultayda bazı gazetecilerin Kılıçdaroğlu'nu ekstra bir coşkuyla alkışladığı görülmüştü.
Bunlar daha sonra "hede hede hö" moduna girdiler, "Yaptık ama tam yapmadık" dediler.
Aslında oturdukları koltukların da üstüne çıkarak el çırpmaları gerekmezdi ya...
Yazılarını okuduğunuz zaman o çılgın alkışları duyabiliyorsunuz zaten.
Bir yazarın partiyle organik bağı varsa ve bu da herkesçe biliniyorsa; iyidir. Kaleme aldıklarını o açıdan da değerlendirirsiniz.
Peki, bu maskeli partililer, bu formasız amigolar ne olacak?
Cevap: Hiç... Hiçbir şey olmayacak.
Deniz Baykal boşuna "Aydın Bey müdahale etmeli" dedi. Onlar zaten grubun stratejisini uyguluyor.
Hatırlayalım: Başyazarları bir gaflet anında o stratejiden sapmış... Sonra da "Ben kendi fikrimi değil, gazetenin politikasını yazmakla mükellefim; bir daha olmaz" diye patronundan özür dilemişti.