Başlık tuhaf değil mi? "Okuryazarlığın yenisi mi olurmuş; okursun, yazarsın olur biter" diye düşünenler çıkmıştır. Demek istediğimi açıklamaya çalışayım...
***
Bugün (salı) Türk Dil Kurumu'nun 73'üncü kuruluş yıldönümü kutlanıyor. Ankara'daki toplantıda TDK Başkanı Haluk Akalın, Dil-Tarih Kurumu Başkanı Sadık Tural ve Kültür-Turizm Bakanı Atilla Koç, dilimiz ve kurum hakkındaki fikirlerini ortaya koyacak.
Neler diyeceklerini şimdiden (pazartesi) tahmin ediyorum: "Türkçe erozyona uğruyor... Yabancı kelimelerin istilası altındayız... Dilimizi korumamız gerekiyor..."
Bu sözlerin çoğu doğru. Ancak hepsi de 'savunmacı' bir zihniyetin ürünü.
Halbuki dünya hızla değişiyor. O halde bizim 'savunmacı' değil 'aktif bir biçimde kendini değişime uyarlayan' bir yaklaşıma ihtiyacımız var.
Örnek mi? Çalışmaları süren dev Türkçe sözlüğe internette ve e-postalarda kullanılan kısaltma işaretlerini de alıp almayacaklarını TDK Başkanı Akalın'a sorduğumda cevabı olumsuzdu.
Dilci-sözlükçü Ali Püsküllüoğlu da '&' işaretinin Türkiye'de yaygınlaşmasından yakınıyordu. (Milliyet, 29 Haziran) Niçin? Efendim çünkü bu işaret İngilizce'deki 'and'e ('ve') gönderme yapıyormuş.
Halbuki... 1) İngilizler ünlü Oxford sözlüğüne internetle yaygınlaşan işaretleri de dahil ediyor. 2) '&' işareti artık dünyanın malı oldu. Biz niye kullanmayalım?
'Yeni okuryazarlık' derken kastettiğim çok sayıda noktadan biri işte bu. Sadece kelimeleri değil, artık yerel ve küresel kısaltma işaretlerini de çocuklara öğretmeliyiz ki iletişimde net ve hızlı olsunlar.
***
Geçenlerde, eğitimde yeni yaklaşımları ele alırken, internetten tek kelimeyle dahi söz etmeyen Abant Platformu'nu yerden yere vurdum. Ama az bile söyledim! Başka konular da vardı es geçilen. Mesela...
Medyalaşma çağındayız. Sonsuz sayıda enformasyon yağmur gibi üstümüze iniyor. Ekran karşısında geçirdiğimiz vakit uzuyor.
Bu şartlarda ortaya 'TV okuryazarlığı' kavramı atıldı. Hedef: Kaçarı olmayan TV'yi 'bilinçli' ve 'eleştirel' bir biçimde izlemek. TV'nin bize neyi, nasıl, neden ilettiğini çözümlemek, kavramak ve değerlendirmek. Aynı yaklaşımı elbette internete de uygulamak gerekiyor.
Türkiye için acilen gerekli bir başka okuryazarlık biçimi de Avrupa Birliği'ne ilişkin...
AB ile doğru dürüst ilişkiler kurmak ve özellikle fonlardan yararlanmak için, AB'nin kullandığı kavramları, uyguladığı kuralları ve yazı-üslup biçimini acilen öğrenmemiz şart!
Özetle: Artık okuryazarlık, herhangi bir ulusal dilin kelimelerini ve gramerini öğrenmekten ibaret değil.