Geçen gün 'bilgisayar' kelimesinin 'felsefi' açıdan hatalı olduğuna değinmiştim. Demek istediğimi biraz daha açayım.
2005'te Einstein'ın o ünlü formülü (E eşittir m çarpı c kare) ortaya atışının 100'üncü yılını kutluyoruz. "Enerji, kütle ve ışık hızı" arasındaki bağlantıyı kuran bu formül sayesinde evrene bakışımız değişti. Zaman göreceli hale geldi.
Şimdi gelelim soruya: Einstein'ın formülünü sayabilir misiniz? Evet bu formülü bilgisayara girerek çok çeşitli hesaplar yapabilirsiniz. Ama sayabilir misiniz? Hayır. Peki Marx'ın kapitalizm analizini ya da Freud'un bilinçdışı kavramını sayabilir misiniz? Hayır! Çünkü 'bilgi' sayılamaz. Ancak veriler sayılır.
Eğer bana "Veri de bilgidir" derseniz, o zaman, "veri, malumat ve bilgi" arasında hiçbir ayrım gözetmiyorsunuz demektir. Bu da felsefi açıdan hatalı bir yaklaşım olur.
Bunun dışında bilgisayar kelimesine bir itirazım yok. Ben de kullanıyorum. 'Bilgisayar' değil de mesela 'verisayar' denseydi daha doğru olurdu. Ama tabii dilsel açıdan fark etmez, ister bilgisayar deyin, ister zırtsayar sonuçta işaret edilen nesne aynıdır.
Olay budur, anlamayanlara duyurulur.