Köşemizin müdavimlerinden Leyla Akçul'un Veda dizisiyle ilgili saptamaları gerçekten de dikkate değer:
"Merhabalar Yüksel Bey, Veda romanını nasıl hayranlıkla okuyup, etkilendiğimi ve romanın diziye aktarılmasını ne kadar istediğimi defalarca yazdım. Nihayet başladı ama beklenen ilgiyi görmediğini düşünüyorum.
İlk bölüm saat 20.00'de yayınlandı, çok iyiydi o saat ama daha ilk bölümde yeteri ilgiyi görmemiş. Öyle olunca da kanal mı yaptı, yoksa yapım şirketi mi bilmem ikinci bölüm 22.30'a alındı ve halen aynı saatte yayınlanıyor ama kötü oldu biz çalışanlar için... Saat 22.30'da başlıyor, 24.00'de bitiyor. Sabah 07.00 olmadan kalkıp işe gidiyoruz. Umarım eski saatine döner.
İnternette bir ara 'Veda'nın, Fatmagül'ün yerini tutması beklendi ama hataydı, olmadı da zaten' diye bir yorum okumuştum. Açıkçası beni de ilk bölümde sarmadı kitap kadar ama şimdi hareketlenmeye başladı sanki.
TUTKULU OLSA NE YAZAR?
Biz Kemal-Mehpare aşkı, tutkusu beklerken, Mehmet Reşat-İrene tutkusu çıktı ortaya ama biz, o tutkuyu Kemal-Mehpare aşkında görmek istiyoruz.
Mehmet Reşat nerden baksanız 50 yaşlarında bir adam. Tutkulu olsa ne yazar?
İzleyiciyi ne kadar çeker, ne kadar etkiler, ne kadar merak uyandırır izleyicide?
Bu yapılandan ben şunu çıkarttım:
Fahriye Evcen 'Öpüşmem-sevişmem' kuralları olan bir oyuncu olarak lanse edildi bize hep. Bu kuralını bunda da bozmadı demek ki, yapım şirketi de Mehmet Reşatİrene yakınlaşmasıyla ilgiyi çekip, Kemal-Mehpare tutkusunu, aşkını unutturmaya çalıştı. Dediğim gibi 50 yaşındaki adamın tutkusu, aşkı ne kadar götürür diziyi?
Umarım o muhteşem kitap; dizi versiyonuyla yerle bir olup, bendeki izlerini köreltmez. Çünkü öyle olursa bir daha kitaptan uyarlanan dizi izlemem.
Hoş, ben izlemesem yapımcılara ne ki? Onlar yapar yapacağını yine..."