Siz bakmayın onu kötülemek, leke çalmak, halkın yüreğinden kopartmak için fırsat kollayan aymazlara...
O'nu sevmek için öyle çok nedenimiz var ki... Atatürk sadece bir lider, bir askeri deha, bir devrimci, bir siyaset virtüözü, demokrasi ve cumhuriyet gönüllüsü değildi; aynı zamanda bir 'yaşam gurusu' idi.
Yeri gelir köylüyle yer sofrasına oturur, yeri gelir Avrupa'nın soylularının imrenerek izlediği bir salon beyefendisi olurdu. Her şeyden önce müthiş zevk sahibi bir insandı. Bu özelliği de en çok kıyafetlerine yansırdı. Eminim Atatürk bugün yaşasaydı; kıyafetleri sürekli övülen, ancak kalpak, aba ve pelerinden başka bir şey giymeyen Afgan lider Karzai'ye çantasını bile taşıtmazdı!
BİZZAT 'MODEL' OLDU
10 Kasım'da bütün programcılar Atatürk ile ilgili en özel programı yapmak için çaba sarf ettiler ama ben en çok Oylum Talu'nun TV 8'deki Erken Baskı programını beğendim. Oylum, Türkiye'de smokin denilince akla ilk gelen isim olan Kordonciyan Ailesi'nin dördüncü kuşak torunu Levon Kordonciyan'ı konuk etmişti.
Levon'un kendi ile aynı ismi taşıyan büyük dedesi, Atatürk'ün özel kıyafetlerini diken terzisiydi. Atatürk, Kılık Kıyafet Devrimi'nden sonra onu Paris'e göndermiş, Avrupa'nın en ünlü terzilerinin yanında eğitim görmesini sağlamıştı.
Torun Levon, dedesinin anlattıklarından yola çıkarak Büyük Önder'in üstün giyim zevkini anlattıkça ona duyduğum sevgi ve saygı bir kat daha arttı. Zira Atatürk, ulusunun muhasır medeniyetler seviyesine erişmesi için sadece söylev vermiyor, yalnızca dikte etmiyor; bizzat kendisi bir 'model' oluyordu.
Biraz da Levon Kordonciyan'dan söz etmeliyim. Harbiye'deki atölyesini daha geçen hafta ziyaret ettim. Mekan, özel Atatürk kostümleri fotoğraflarıyla adeta müzeyi andırıyordu. 'Frak'ın, 'redingot'un, 'ceketatay'ın, 'bonjour'un ne demek olduğunu Levon'dan öğrendim. Örneğin; bonjour, frağın kuyruksuz olanıymış. Sabahları saat 12.00'ye kadar beyaz pantolonla, ondan sonra da siyah ya da füme pantolonla kullanılırmış. Resmi davetlerde ev sahibinin frak, davetlilerin smokin giymesi bir 'saygı' göstergesiymiş.
CENTİLMEN AKADEMİSİ AÇACAK
Geçen yıl İzmir'de Atatürk Kıyafetleri Defilesi hazırlayıp gelirini şehit ailelerine bırakan Levon, geçenlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Hollanda ve İngiltere kraliyet ailelerine yaptığı ziyaret sırasında onun ve ekibinin giydiği frak ve smokinleri de hazırlayan kişiymiş. Durun, daha bitmedi; Russell Crowe'un Oscar ödül töreninde giydiği smokin de onun eseriymiş ve şimdi sıkı durun, en büyük bomba geliyor: Levon, 'smokin cenneti' ABD'de Barack Obama ilk kez başkan seçildikten sonra Beyaz Saray'a gidişinde giydiği frağı diken, kuşağından gömleğine, kol düğmelerinden çorap ve ayakkabısına kadar 'tam takım' Başkan'a gönderen kişiymiş! Kıyafet öyle beğenilmiş ki; ABD Büyükelçisi, Türkiye'ye atanır atanmaz, önce Levon'a gelip bir smokin diktirmiş.
Levon'un şimdi müthiş bir düşü var. Ünlü Gentlemen Club'ın telif haklarını satın almış. İstanbul'da 'gentlemen', yani 'salon beyefendisi' yetiştiren, resmi davetlerde nasıl giyinilip hareket edileceğini öğreten bir Centilmen Akademisi kurmak istiyormuş.
Eski eşini sokak ortasında 27 bıçak darbesiyle öldürenlerin, trafikte kadın şoförleri sıkıştırmak için fırsat kollayanların ülkesinde Centilmen Akademisi açmak her ne kadar 'Müslüman mahallesinde salyangoz satmak'la eş anlamlı gibi görünse de, Levon'un düşünü gerçekleştirmesini can-ı gönülden diliyorum.