Olayın üzerinden 8 saat geçmesine rağmen, hâlâ kasıklarım ağrıyor. Gülmekten... Çarşamba akşamı memleketin en neşeli, en işveli, en ağzı laf yapan hanımlarını "Medyatik" stüdyosunda ağırladım. Daha doğrusu onlar beni ağırladı. Zira hayatımda ilk kez kontrolü yitirdim ve dümeni onlara bırakmak zorunda kaldım. Programdaki bantların anonsunu yapmak için bile zar zor fırsat bulabildim. Aslında çok büyük bir badire atlatmışım. Bunu programın sonunda anladım. Final jeneriğinin ardından, biz stüdyoda sohbete devam ettik. O sırada Nilgün Belgün, Tulû Çizgen'e takılarak, "Ayol böyle kaliteli bir programda lavman muhabbetine niye girdin ki kadın?" deyince, Tulû da bana dönüp, şöyle dedi: "Ay Yüksel Beyciğim, sonradan ben de pişman oldum. Siz o bölümü montajda attırırsınız artık..." Hep beraber, birbirimize baka kaldık. Nilgün Belgün, Oya Aydoğan ve Ayşen Gruda koro halinde bağrıştılar: "Ne montajı Tulû? Program canlıydı..." Tulû, masanın üzerine kapaklandı, diğerleri kendilerini bir başka köşeye attı. Bizim ekip, zaten program sırasında hepten dağılmıştı. Yaklaşık 5 dakika güldük. Ta ki Nilgün Belgün, "Yahu verilmiş sadakamız varmış. Bu kadın hepimizi yakardı vallahi" diyene kadar... Demem o ki; muhtemel bir canlı yayın kazasını sadece "şansım" sayesinde atlatmışım... NOT: Bu haftaki "Medyatik" cümbüşünü kaçıranlar üzülmesin... Program yarın 13.30'da bir kez daha Kanaltürk ekranlarında olacak.