SEZEN Aksu demiş ki, "Televizyonda kocasını öldüren çakkıdı oynuyor, bizim şarkı oradan çıktı..." Bir "Çakkıdı vakasına" daha perşembe günü Kanal D ekranlarında rast geldim. Suudi Arabistan'da idamı bekleyen Hataylı Türk berber Sabri Boğday'ın ailesi Seda Sayan'ın programındaydı. Seda Sayan'ın bu ibretlik olayı programına taşımasına, aileye moral ve umut aşılamaya çalışmasına sözüm yok. Ama bu tür gündüz programlarının içeriği, bu denli ciddi dramları "taşımaya" el vermiyor. Zira ekranın altında "Gerilimli Bekleyiş" yazarken, program konuğu Bedia Akartürk kaşık çalıp, türkü söylüyor. Stüdyodaki kadınlar da neşeyle el çırpıp, türküye eşlik ediyorlar. Bir tarafta gözlerinin feri sönmüş, eriyip, kavrulmuş acılı kadınlar, diğer tarafta şarkılar, türküler... Yani sapla saman fena halde birbirine karışıyor. Doğrular bir anda eğriliveriyor. (Reklam dönüşü gerekli uyarı alınmış olmalı ki, Bedia Akartürk repertuarını ağırlaştırdı ve "Gayri dayanamam ben bu hasrete"yi söyledi. Az önce güle oynaya türkü söyleyen kadınlar bu kez simli mendillerine gözyaşlarını siliyorlardı)