Sanırım benden gayri köşe sahiplerinin pek dikkatini çekmiyor şu KPSS hırsızlığı. Enteresan, 2010'da sınavda şaibe olduğunu söyleyip daha o yıllarda ortalığı ayağa kaldıran muhalefetin de hiç umrunda değil bu soruşturma. Paralel armasını gururla taşıyan gazete ve TV'ler hariç, (Onların ilgisini epeyce çekiyor ama tabii farklı yönden. Onlar ne yapsak, nasıl etsek de sulandırsak bu soruşturmayı derdinde) armayı ceket altından takanlarda da garip bir suskunluk var. Yani değerli okurlarım... 2010'da bu sınavla ilgili mangalda kül bırakmayanlar bugün ne hikmetse üç maymunu oynamayı tercih ediyor.
Gerçi ne hikmetse diyorum ama hikmetin aslında nedeni belli! Aynı ilkesizlik, aynı pespayelik! "Düşmanımın düşmanı dostumdur!
Düşmanımın düşmanının her türlü ahlaksızlığı da en azından geçici bir süreliğine benim için yoktur!"
Şunu demek istiyorum yani: "Benim dün düşman olduğum adam, yine düşman bellediğim dostundan ayrılıp bana gelirse, benim tarafıma geçerse... Onun geçmişte yediği bütün haltları, pislikleri, kötülükleri ve fenalıkları onunla işim bitinceye kadar sicilinden silerim."
Yani aslında sicil bir süreliğine siliniyor. Düşmanın düşmanı olan yeni dost, kullanma tarihi bitince yine raftaki eski yerini alıyor!
Alacak daha doğrusu! Bakın bunu yaymalıyız! Çünkü bu kesin bir bilgi... Çünkü insanlık tarihi 'düşmanına düşman' ilkesizliği çerçevesinde bir araya gelmiş hiçbir ilişkinin ebediyete kadar devamına şahitlik etmemiştir. Konuyu açmak lazım gelirse... Düşman kim? "Görüntüde tüm iktidar ama işin özünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan!"
Peki Erdoğan'ın yeni düşmanı kim ya da kimler? "Erdoğan'ın iktidara geldiği 2002'den 2012 7 Şubat'ına kadar fiili olarak desteklediklerini bildiğimiz Gülen Cemaati adı altında örgütlü Paralel Çeteciler!"
Şimdi az sonra yazacaklarım karşısında lütfen kimse bana 'kem küm' etmesin! Fotoğraf gayet net çünkü! Erdoğan'ı ve iktidarını ayakta uyutup yıllarca onlarla koyun koyuna yatan ve devletin kilit noktalarını ele geçirerek çokkk güzelll bir şekilde kullanan... Bu arada da uyarlarına gelmediği için laik, ulusalcı, milliyetçi, TSK mensubu, Alevi ve daha birçok kesimi hedef tahtasına oturtup mahpuslara tıkıştıran cemaat süsü verilmiş malum örgüt şimdilerde kimlerin dostu? Elbette ki muhalefet ve medyasının!
Tabii ki çok bilinen bir ilkesizlik dahilinde kirli ittifak amacıyla bir araya gelmiş bu kirli dostluğun da bir sonu var. Ebediyete kadar sürmeyecek bu ilişki. Muhakkak tamamen çıkar amacı güden bu ortaklık bir gün bitecek ve biz de ancak o zaman bu ortaklık neticesinde kimlerin ne ödünler verdiğini, hangi konularda feragat edip, hangi hesap birliğine gittiklerini öğrenebileceğiz.
Yani daha açık yazmak gerekirse... Biz ancak işin sonunda bu kirli ittifaklarda hangi tarafın kullanan, hangi tarafın kullanılan olduğunu anlayabileceğiz.
Eminim hepinizin çok farklı görüşleri vardır bu ilişkinin boyutları hakkında. Benim bir görüşüm inanın yok çünkü gerçekten kimin kimi ne kadar kullandığının tam olarak analizini yapamıyorum. Çünkü aslen perde arkasında kim kimden ne alıp veriyor bilmiyorum! Ve haklı olarak gece gündüz kendime hep şu soruyu soruyorum: Dün iktidarın dostu olup bugün ezeli düşmanı olan Cemaat bir diğer adıyla Paralel Örgüt mü muhalefet ve medyasını kullanıyor, eski dostu çaptan düşürmek için; yoksa muhalefet ve medyası mı düne kadar en büyük kötülüğü gördüğü için nefretle andığı Cemaat'i kullanıyor?