Günlerdir gündemimde bu konu ama yazıp yazmama arasında gittim geldim. Çünkü her daim bana ve yazdıklarıma karşı art niyetli olan bazılarının "Sevilay fitne yapıyor" diyeceği hassas bir konu... O nedenle yazmayıp epeyce bir nadasta beklettim. Hani dedim... Olur a yanlış anlaşılırız. Ters köşe oluruz. Bulaşmamayım şimdilik bu mevzuya ama sanırım artık benim açımdan yanlış anlaşılacak bir durum yok! Çünkü üzerinden tamı tamına 6 ay geçti! Ha bugün, ha yarın diye diye aylar devrildi ve maalesef eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Huber Köşkü'nü hâlâ boşaltmadı. Biliyorum ki bu yazı özellikle iktidar mensuplarını rahatsız edecek. Bunun altında bir bit yeniği aranacak. Ama boşuna! Bit mit yok işin içinde. Ben bir yurttaş olarak Huber'in hâlâ Gül ve ailesi tarafından kullanılmasından rahatsızım efendim. Şunu da biliyorum. Eğer Gül yerinde şu anda o köşkü işgal eden isim başka biri olsaydı... Mesela eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veyahut da Süleyman Demirel... Emin olun bizim bu yakada kıyametler kopartılırdı. Ha enteresan bir durum var: Bu konu iktidara muhalif yayın organlarında da görmezden, duymazdan geliniyor.
Ne hikmetse elli bin defa gündeme getirilmesi gereken Huber Köşkü'nün hâlâ eski Cumhurbaşkanı tarafından kullanılıyor olması meselesi es geçiliyor. Peki neden? Bunun iki nedeni var: Muhalif basın ve muhalif siyasetçiler Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ters düştüklerine inandıkları için eski Cumhurbaşkanı'nın bu lüzumsuz işgaline göz yumuyor ve pek tabii el altından Sayın Gül'ü koruyup, kolluyor.
İktidar yanlısı basın ve iktidar mensupları ise "Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır" anlayışından hareketle efendilik, kibarlık yapıp suskun kalmayı tercih ediyor. Valla ben de epeyce sustum ama daha fazlasının abartı olduğuna olan inancımla kaleme almaya karar verdim.
O bakımdan aslında bu yazı bir 'KRAL ÇIPLAK' yazısıdır! Sayın Gül büyük bir yanlışın içindedir. Ve bence tez elden de bu yanlışı düzeltmelidir. Haberi var mı yok mu bilmem ama bu konuda çevrilen dedikoduların, kulislerin ve sorulan soruların haddi hesabı yoktur artık! Yanılmıyorsam Huber Köşkü Sayın Gül'e Cumhurbaşkanı olduğu zaman dilimi için tahsis edilmişti. Ömür boyu kullanımı için değil! Ona yakışan Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldıktan hemen sonra o köşkü boşaltmaktı aslında ama belki birtakım mücbir sebeplerden dolayı ertelemek durumunda kaldı. Gül ve ailesinin yeni bir yaşam merkezi bulana değin Huber Köşkü'nü bir- iki aylığına kullanmak zorunda kalmış olması anlayışla karşılanabilir belki ama ötesi artık farklı anlaşılır. Hoş karşılanmaz. Çünkü orası devlete ait bir mülk ve o mülkün kim tarafından kullanılacağı da bellidir.
Sayın Gül ve ailesinin etik kurallara ne kadar değer verdiğini bilmeyen yoktur. Bu konudaki duruşu gerçekten takdirliktir. Ama Huber Köşkü'nü hakkı olmadığı halde hâlâ kullanıyor olması onun son derece bağlı olduğunu bildiğimiz etik kurallarla da örtüşmemektedir!
Kusura bakmasınlar ayrıca ama Huber Köşkü'nün çalışanlar dahil bütün giderleri bizlerin ödediği vergilerle karşılanıyor. Eğer gerçekten etik kurallara saygı ve bağlılık varsa o zaman o köşk bir an evvel boşaltılmalıdır. Devlet terbiyesi bunu gerektirir. Hatırlayın lütfen! 9. Cumhurbaşkanı Demirel'i ya da 10. Cumhurbaşkanı Sezer'i... Her ikisi de görev süresi bitip devirteslim yaptıkları gün evlerine geçti! Onlar da binbir türlü bahane sürüp Çankaya'yı veya Cumhurbaşkanlığı'na ait mülkleri kullanmaya devam edebilirdi. Ama yapmadılar! 6 ay değil, bir gün bile bu kuralı çiğnemediler! Neden? Çünkü devletin en üst düzey makamında oturma şerefine nail olmuş insanlara yakışan hareket budur da ondan!