O kadar yoruldum ki Afrika seyahatinde evden dışarı çıkmayı bile planlamıyordum hafta boyunca. Ancak ağabeyim kadar sevip, saydığım Saim Öztürk perşembe akşamı arayıp da; "Cumhurbaşkanımız Kırşehir'e geliyor yarın bir dizi açılış için. Hadi gel seni de götüreyim nabız yokla memleketimizde!" davetini yapınca kırmadım, kalktım gittim cuma sabahı.
Saim Abi'm tam bir Kırşehir hastasıdır. Emin olun mikro milliyetçi gördüm de onun gibisini görmedim. Hiçbir muhabbetimiz hatırlamıyorum onunla Kırşehir'siz geçen. Öyle bir anlatır, öyle bir tasvir eder ki konuştuğunda Kırşehir'le ilgili sanırsınız ki bu ülkenin tek yaşanabilir ve soluk alınabilir şehri Kırşehir! Evvelden beridir niyeti vardı Kırşehir'den milletvekili adayı olmaya. Bu defa kesin kararını vermiş. "Ömrümün geri kalanını memleketime hizmet ederek geçirmek istiyorum" diyor başka bir şey demiyor. Aslında kendisi 40 yıldır İstanbul'da yaşıyor. Gaziosmanpaşa ve civar ilçelerinde yıllardır hizmet veren bir büyük hastane zincirinin sahibi. "Niye İstanbul'dan aday değilsin? Burada insanlar seni daha çok tanıyor ve biliyor" diyorum. O 'Yok' diyor! "Evet ekmeğimi İstanbul'dan kazanıyorum. İstanbulluya hizmet veriyorum. AK Parti'nin Gaziosmanpaşa Teşkilatı'yla bir aile gibiyim ama ben kararlıyım bundan sonrası için Kırşehirli hemşerilerim için yaşamaya."
İnşallah Allah kalbine göre verir Saim Abi'min. Umarım dilediği tutar da bundan sonra kalan hayatını Kırşehir halkının Abi'si olarak devam ettirir.
Neyse vesile oldu sağolsun İç Anadolu'da görmemiş olduğum Kırşehir'i de gördüm sayesinde. Şirin, tertemiz bir büyük kasaba dersem umarım darılmaz bana Kırşehirliler. Bu arada gitmişken rahmetli Büyük Ozan Neşet Ertaş'ın da kabrini ziyaret ettik. Yaşarken sazıyla, sözüyle verdiği mesajın mezar taşında kazılı olduğunu görmek çok duygulandırdı beni. Diyor ki büyük ozan; "Sakın ol ha, insanoğlu incitme canı! İncitme her can bir kalp, HAKK'a bağlı!"
Buna sevindim ayrı bir de tabii ozanın bu mesajının Kırşehir halkının tamamı tarafından hatmedilmiş olmasına şaşırdım kaldım değerli okurlarım. Bu ülkede, gezmediğim, görmediğim çok az şehir vardır ama ben ilk kez Kırşehir'de şahit oldum halkın birbirine bu kadar hoşgörülü ve saygılı olduğuna. Siyasi görüşler nedeniyle can dostu olanların bile birbirini kırıp attığı şu son günlerde Kırşehir'in tamamına hakim olan bu anlayış örnek alınmalı bence. Bunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan miting meydanında konuşurken meydan dışındakilerle muhabbet ettiğimde daha çok hissettim. Biliriz bu tür durumlarda konuşan lideri gidip dinlemeyenlerin çoğu ona muhalif olanlardır. Öfke saçarlar genellikle. Hele bir de karşılarında hazır gazeteci bulmuşken nefretlerini kusarlar. Konuştuklarımdan bazıları MHP'liydi, bazıları CHP'li. Ne öfke gördüm, ne nefret! Tam tersine acayip bir saygı ve kibarlık. Gençlik yıllarından beri Ülkücü Hareketin içerisinde yer alanlardan birine sordum ne düşünüp, düşünmediğini... Aynen şunları söyledi; "Valla ben oy vermedim ama sonuçta o benim de Cumhurbaşkan'ım artık! Görüşlerini beğenmeyebilirim ama sonuçta bir Kırşehirli olarak minnet borcum var hizmetlerinden dolayı. Hoş gelmiş Sayın Cumhurbaşkanı'mız. Safalar getirmiş!" Ölümüne Erdoğan nefreti taşıdığını bildiğimiz CHP'lilerin de duruşu bahsini ettiğim bu MHP'lilerden farklı değildi inanın.
Sözün özü Kırşehir'in bu genel havası beni benden etti. Dedim; yattığı yerde huzur içerisinde seyrediyordur Neşet Usta doğup, büyüdüğü toprakları! Keşke tüm ülkenin havası Kırşehir havası gibi olsa. Böyle ılımlı ve böyle sıcak...