İki gündür Hamburg Türk Basın Birliği'nin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü paneline katılmak için Almanya'dayım. Dün Hamburg Etnografya Müzesi'nde gerçekleşecek olan panelin diğer katılımcısı Tarihçi Yazar Erdoğan Aydın'dı. Konu, Ortadoğu-IŞİD ve gittikçe yükselerek nefrete dönüşen İslamofobi meselesiydi. Bu konu aylar evvelinden belirlenmişti. Fransa'da işlenen katliamın üzerine gelmesi tamamen bir tesadüftü. Eminim panelin konusu başka bir şey de olsa biz yine bu konuyu konuşmak zorunda kalacaktık. Zira şu sıralar Avrupalı'nın başka hiçbir gündemi yok.
120 binden fazla Türkiye kökenlinin, bir o kadar da diğer Müslüman ülkelerden gelen göçmenlerin yaşadığı Hamburg, diğer Avrupa şehirlerine göre daha sakin deniliyor. Son yıllarda Almanya'yı kasıp kavuran ırkçı oluşum PEDİGA'nın esamesi okunmuyor. Çünkü Hamburg yöneticilerinin de halkının da demokrat, özgürlükçü ve buna mukabil yabancı düşmanlığına karşı net bir duruşu var. Öyle bir duruş ki bu ırkçı ve İslam Düşmanı PEDİGA'ya karşı sokaklara dökülüp bu hareketin adını da TEGİDA koymuşlar. Her pazartesi bu yürüyüşler yapılıyor ve Avrupa'lıyı nefrete teşvik etmeye çalışan ırkçılara karşı sessiz kalmayacağını hatırlatıyor. Tabii bu durum olumlu fakat madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde de (Hamburglular için söylüyorum) özellikle geçtiğimiz günlerde Fransa'da yaşanan katliam ve sonrasında yarattığı endişeler var. Hamburg yerel basınına göz attım. Hepsinin kapağında; "Biz de Charlie'yiz!" sloganı vardı. Ve çok üzücü ama Hamburg gibi ırkçılığı şiddetle reddeden bir kentte de Paris'teki olay sonrası İslamofobi baş göstermiş durumda. Bunu nerden biliyorum? Sokaktaki insanların yorumlarından.
Gerçi bu konuda çok farklı görüşler de var. Mesela Korsan Partisi'nden aday olan Mustafa Akpolat. Ona göre bu son olay belli bir süre etkisini gösterecektir ancak daimi olmayacak. Çünkü Avrupa genelinde İslamofobi ve ırkçılığa karşı çok net ve sert bir duruş da var. Bu duruş olduğu sürece korkulacak pek bir durum olmadığına inanıyor. SPD (Sosyal Demokrat Parti) milletvekili ve yine önümüzdeki ay yapılacak seçimde aday olan Ali Şimşek ise daha farklı görüyor meseleyi. IŞİD terörü, karikatür dergisine yapılan saldırı ve benzeri olayların Avrupa'da siyaset yapmakta olan Müslüman kökenlileri zorlayacağına inanıyor gibi görünüyor.
Şimşek aynen şunu söylüyor; "Geçen seçimde Türkiye kökenlilerin desteğiyle parlamentoya girmeyi başardım. Ama 4 yıldan bu yana yaptığım çalışmalarla Almanların da sempatisini kazandığımı düşünüyor ve şubattaki seçimde sandıkta da destek vereceklerine inanıyorum. Ancak bu son olaylar ister istemez beni endişeye sevk ediyor. Almanların biz yabancı kökenli siyasilere mesafe koyma olasılıkları yüksek görünüyor."
Bakalım hangi Türkiye kökenli siyasinin görüşü hayat bulacak? İzleyip göreceğiz...