Dün başladığım ve bugün devam edeceğim Güler Kömürcü konusu için "Bu bir kadın meslektaş dayanışması" diyebilirsiniz. Hiç mahzuru yok. Çünkü aslı bu! Kömürcü'yle aynı mesleği yapıyor olmamıza rağmen fazla bir tanışıklığımız olmamıştır. Benim muhabir olduğum yıllarda o Akşam gazetesinde köşe yazarı olarak mesleğini sürdürüyordu. Kâh meslekte gelmek istediğim noktada olduğundan, kâh çoğu kadın yazarın aksine börtü, böcek yazmak yerine "derin mevzuları" köşesine taşıdığından, ilgiyle takip ettiğim bir yazardı kendisi. Hiç aklıma gelmezdi bir gün gündem yaratan yazılara imza atan o Kömürcü'nün kendisinin gündeme oturacağı. Bir iki telefon görüşmesinden yola çıkıp, "Ergenekon terör örgütünün medya ayağında" dediler.
Önceki akşam yaşadığı sıkıntıları anlattı aHaber'de... % 100 Siyaset'te Güler Kömürcü. Onu Paralel Yapı'nın hedefine oturtan bütün argümanları tek tek ortaya koydu. Hiçbir delil, hiçbir ispat olmamasına karşın devletin kahraman savcıları tarafından terör örgütünün üyesi olarak nasıl yaftalandığını ve sonrasında yakın çevresi dahil nasıl bir tecrite maruz bırakıldığını samimiyetle dile getirdi. Programda anlattıklarını biliyordum. Zira iki gün önce beni arayıp "Bir kadın meslektaş olarak senden yaşadığım mağduriyete kulak vermeni istiyorum" dediğinde "Sadece ben kulak vermeyeyim sana... Gel bacım programıma... Kendin anlat ve bütün Türkiye kulak versin sana" diyen bendim.
İyi ki de demişim. Çünkü Güler'in anlattıkları benim gibi herkesi şaşkına çevirdi, çok üzdü. Kimsenin göremediği o günlerde... Ya da görseler bile yazmaya korktukları o vakitlerde bu kirli yapının devlete nasıl çöreklendiğini anlattığı yazılarını ortaya koyunca izleyenler hayretler içinde kaldı. Dün o yazılardan birini sizinle paylaştım. Şu bir gerçektir artık: Bugün devletin yetkililerinin bile Pensilvanya Terör Örgütü şeklinde andığı yapının ne halt olduğunu o günlerde "F Tipi" diyerek anlatmaya çalışan Güler Kömürcü kumpasa maruz kalmıştır. Başına örülen çorap ayan beyan ortadadır. Çok şükür program vesile oldu ve herkes şunu gördü ki; Kömürcü "erkeğim" diyerek ortada dolaşanlardan çok daha erkek, çok daha cesaretli ve mert! Bu yapının mağdur ettiği bazı korkaklar gibi pısıp, susmak yerine çıkıp aslanlar gibi diyebiliyor ki:
"Yaptıkları asla cezasız kalmamalı! Hesabı tek tek sorulmalı! AKP'li değilim. Oy vermedim. Vermem de ama bu yapıyla mücadelede kesinlikle iktidarın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanındayım sonuna kadar. Çünkü bu mücadele milli bir mücadeledir ve sadece hükümetin mücadelesi gibi de okunamaz!"
Anlatacak çok şey var; Kömürcü'nün yaşadıkları ve şu anda durduğu yerle ilgili ama bundan çok daha önemli bir nokta var. O da, o ve onun gibi bu yapı tarafından alçakça kumpaslarla karşı karşıya kalarak hayatı karartılmış insanların mağduriyetinin giderilmesidir. Güler 7 yıldan beri yurtdışına çıkamıyor. Çünkü Ergenekon sanığı olarak yasağı var. Mesleğini yerine getiremiyor. Yani çalışamıyor. Kimse kapısını açmıyor. Çünkü bu alçaklar onun özel hayatından kadınlığına saldırıp mesleki itibarını yerle bir etti. Artık zamanı geldi. Sadece Güler Kömürcü için demiyorum; bu alçakların mağdur ettiği bütün insanların hakkı teslim edilmeli. Bir an evvel yetkililer bunun olabilmesi için harekete geçmeli. Ve geç kalınsa da adalet için artık gereği neyse yerine getirilmeli!