Konumuz F tipi aktif cemaatçi bir ekibin Emniyet içinde hızla örgütlenip, devletin diğer birimlerinden bağımsız hareket etmeye başladığı iddiaları ve bu durumun devletin bekasını da ilgilendiren nitelik kazanması...
İddialara göre Emniyet içindeki bu 'F tipi' ekip, AKP Hükümeti ile askeri karşı karşıya getirme çabalarına da girişince, Hükümet, Emniyet'teki söz konusu bu ekibi tasfiye etmeetkisizleştirme kararı almış. F tipi ekibin ise şu günlerde 'sıra bize geldi' endişesi içinde oldukları öne sürülüyor.
Bu arada, son zamanlarda yapılan maksatlı itibar infazlarından, askerden sonra şimdi de MİT nasibini almaya başladı, birileri MİT hakkındaki yalan- yanlış polis- adliye haberlerini medyaya sızdırıp, kurumun saygınlığını vatandaşa sorgulatma çabasına girişti, "kim o birileri" demeyin lütfen.
Vatanımız üzerinde bunca dış tehdit var iken bir de göz bebeği kurumlarımızın hızla yıpratılmasının derhal önüne geçilmesi gerekiyor ki konumuzun öznesi Emniyet'te çoğunluk kadroların son derece milli, vatanperver, yurtsever müdürler, memurlarımızdan oluştuğu hepimizce malum. Dar ama etkili malum grubun şaibeli tavrı yüzünden Emniyeti'mizin adeta genelinin politize- cemaat etkisinde, çekişmede görüntü içine sokulmasının, gizli soruşturma evraklarının elden ele gezmesinin hesabını bakalım kim soracak?
Bu iddiaların perde arkasını sormak üzere önceki gün Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'i arayıp, görüşme talebimi bildirdim ancak lütfedip, beni geri arama ihtiyacı duymadılar.
Neyse, sadede gelelim, özellikle Hrant Dink dosyasıyla ayyuka çıkan bu iddiaların özetini değerli kalem Enis Berberoğlu köşesinde özetledi, aynen aktarıyorum:
'BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya niyeti tartışmaya daha ilk açıldığında.
Hatta daha kesin tarih verelim, Danıştay saldırısından birkaç hafta sonra... Ankara'da çoğu zaman olduğu gibi kaynağı belirsiz bir komplo teorisi gündeme geldi. Bilen bilir, duymayanlara aktaralım: 'AKP, cumhurbaşkanı seçimi öncesinde parlamento dışı muhalefete güven aşılamak amacıyla devletteki cemaat uzantılarını tasfiye edecekti.' Şemdinli iddianamesini komplo sayan ve sorumlusunu da Emniyet'teki Fethullah Gülen kadroları olarak gören Türk Silahlı Kuvvetleri ile müttefikleri ancak bu şekilde tatmin edilebilirdi.
Öte yandan hükümet kanadının da aynı cemaatle ilgili kuşkuları vardı. Danıştay ve Atabey dosyalarında, ordu ile hükümetin polis tarafından bilinçli kavgaya sokulduğu iddiası yaygındı. Şemdinli Savcısı'nın tasfiyesi ve Emniyet'teki bazı atamalar, hükümetin bu yoldaki ilk adımları sayıldı, ancak gerisi gelmeyince komplo teorisine ilgi azaldı. Ta ki Hrant Dink suikastına kadar.
Hrant Dink suikastından sadece saatler sonra Emniyet'te İstanbul- Ankara kavgası patlak verdi. Başkentteki polis istihbarat, suikast bilgisini İstanbul'a aktardığı konusunda ısrarlıydı.
İstanbul polisi ise bu iddiayı kabul ederse çok kelle vereceğinin farkındaydı. O yüzden bürokratik refleksle iki yönden karşı saldırıya geçti.
1) Muhbirin ihbarını değersiz kılmak için hükümeti 'suikast derin devlet işi, duyumla önlemek zaten mümkün değildi' tezine ikna etti.
2) Trabzon Emniyeti'ni, polis istihbaratını tek cephe gibi gösterdi, İstanbul'daki koltuğu 'laikliğin son kalesi' olarak ilan etti. Sonuçta Hrant Dink'in katilinin 36 saatte yakalandığı, silahın elde, nedenin belli olduğu unutuldu. İstanbul polisinin ihmali yerine, Emniyet'teki kadrolaşma tartışılır hale geldi. Acaba bir yıl önce konuşulan komplo teorisi gerçek mi oluyor, merakım bu yüzden!"
Evet, Türkiye bir kez daha yeniden formatlanıyor.
Gözüken o ki formatlanma tamamlanana kadar olan bu sancılı süreçte dosyalar savaşı daha da kızışacak. F tipi mi tasfiye edecek, F tipi mi tasfiye edilecek? İzleyelim mi? (Bu yazıdan hoşlanmayanlar da bugün eminim küfür e-mail bombardımanına tutacak bendenizi)
DİPNOT: Değerli okurlarım bu yazının yazılma tarihi 20 Mart 2007! Ve bu yazı yazıldıktan tam 7 ay sonra yazının sahibi gazeteci Güler Kömürcü Ergenekon davası kapsamında gözaltına alındı sonra da sanığı oldu. Yarın size Kömürcü'nün neler yaşadığını, o günlerde F tipi olarak adlandırılan bu günün paralel çetecilerinin onu nasıl mağdur ettiğini anlatmaya devam edeceğim. Lütfen takipte kalın...