Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

CHP, Kürtler- Aleviler...

CHP Genel Başkanı'nın parti içindeki karışıklıkla ilgili sözlerini duymuşsunuzdur. Tekrara gerek yok ama yine de hatırlatayım. Dedi ki muhterem: "AKP'nin derin devleti ve MİT içinde bir grup CHP'yi karıştırmak için operasyon yapmaya çalışıyor. Hiçbir CHP'linin bu tuzağa düşmemesi lazım. Başta kendini ulusalcı olarak tanımlayan arkadaşlar."
Dahası da var tabii... Kılıçdaroğlu'na göre MİT'in bu operasyonla asıl amacı ulusalcı ve Kemalistlerin partiden uzaklaşmasını sağlamak ve sonrasında da toplum üzerinde CHP'nin bir Alevi ve Kürt partisi olduğu algısını yaratmak! Bırakın CHP'ye mesafeli olan insanları, CHP tabanını ve hatta milletvekillerini bile kahkahalarla güldüren bu açıklama hadi diyelim doğru... Gerçekten de MİT, CHP'ye böyle bir operasyon çekiyor. Ve operasyon da başarıya ulaştı, partideki ulusalcı ve Kemalist kanat topyekûn partiyi terk etti. Peki geride kalanlardan CHP'nin bir Kürt partisi olabileceğini söylemek mümkün mü? Kaç vekil var CHP'de gerçekten Kürt meselesinin özünü kavrayıp da çözümünde Kürtlerden yana tavır koyabilecek? Benim bildiğim iki kişi. Biri Sezgin Tanrıkulu'dur, diğeri de Hüseyin Aygün. Onların dışında kaç kişi var ki "CHP Kürtlerin partisi oldu" denilebilsin. Doğu'da, Güneydoğu'da esamisi bile okunmayan bir parti nasıl olur da "Kürtlerin adresi" şeklinde anılır?
"Alevilerin partisi" iddiasına gelince... Eee zaten yıllardır bu böyle. Bugün Aleviler eleğini eteğini çekse CHP diye bir parti kalır mı ortada? Bunun böyle olduğunu Baykal'ın Genel Başkan olduğu 1999'da da görmedik mi? Baykal ve ekibine kızan Aleviler oy vermeyince CHP baraj altı kalmadı mı? Bir de tabii "partinin dışarıdan karıştırılma" durumu var... En güzel yanıtı yine partinin vekili Rıza Türmen verdi: "Bizi kimsenin karıştırmasına gerek yok! Çünkü biz zaten karışığız!"
Anlayacağınız neresinden baksanız tutarsız bir açıklama Kılıçdaroğlu'nunki. "Hizip" denilince, "kavga, gürültü, çatışma" denilince akla ilk gelen bir partinin dışarıdan karıştırılmaya ihtiyacı var mı bilemiyorum ama şundan eminim ki Kılıçdaroğlu bile inandığından değil, partinin bölünme korkusuyla yapıyor bu anlamsız açıklamaları. Bölünmeyi durdurmak için. Belli ki Emine Ülker Tarhan'ın kopuşu, ulusalcı-Kemalist tabandan yükselen sesler onu ürkütmüş. Genel seçime üç- beş ay kala ortaya çıkan bu durum onu endişelendirmiş. Tanrıkulu'nun Dersim özrünün akabinde yaşananlar da iyice germiş kendisini.
Ancak boşuna bütün bu stres. Çünkü ok yaydan çıktı bir kere ve artık CHP'deki bu ayrışmanın önüne geçmek mümkün değil. Birçok defa bu köşede dile getirmiştim CHP'de kimlik bunalımı yaşandığını. Son zamanlarda olup bitenler de tamamen bu bunalım, kimlik arayışının dışa vurumudur.
Kılıçdaroğlu istediği kadar çabalasın, istediği kadar partide yaşanan çatışmayı, kaosu başkalarının boynuna atsın; durdurulamaz bu gidişat.
Bölünme kaçınılmaz ve daha önceleri de dediğim gibi bu aslında hayırlı bir durum. CHP toplumun gözünde nasıl bir parti olduğunu net biçimde ifade etmeli artık. Evrensel sosyal demokrat değerleri savunan, inanan insanların partisi mi, yoksa özünde ırkçılık barındıran ulusalcı Kemalistlerin partisi mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA