Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Varsın 'şerefsiz' desinler!

İktidar olduğu dönemde yaşanmış acı olaylarla yüzleşmekten korkup kaçan bir siyasal parti asla muvaffak olamaz. Bunu sadece CHP için değil, mevcut siyasal yaşamda varlığını sürdüren tüm partiler için söylüyorum. İktidar partisi kendini şanslı görebilir kısa bir geçmişe sahip olduğu için ama gün gelecek onun da yüzleşmek zorunda kalacağı olaylar olacaktır.
Mesela Uludere... Evet belki neden- sonuç ilişkisi ve kayıpların sayısı bakımından Dersim'de yaşanan katliamla asla aynı kefeye konmayabilir Uludere faciası ama sonuçta ne olduysa, nasıl olduysa o gün orada büyük bir yanlış oldu ve bu yanlışın siyaseten sorumlusu olan mevcut iktidarın da eninde sonunda o yanlışla yüzleşmek zorunda olacağına eminim. Doğru. O facia sonrası devletin sorumlusu olanlar, yönetenler gereken açıklamaları yaptı ve hatta özür bile dilediler ama sonuçta biz hâlâ o bombalama emrini kim, hangi saikle verdi, öğrenemedik. İnşallah bir gün onu da öğreneceğiz ama ondan önce bütün detaylarını öğrenmemiz gereken çok daha vahim bir olay vardır: O da Dersim'dir.
Aslında CHP'li Şahin Mengü ve avanesi kabul etmese de, Dersim'de 1937'de neler olmuş, insanlar nasıl bir zulme maruz bırakılmış ve devlet o dönem orada nasıl bir alçaklığa imza atmış biliyoruz. Önceki gün aHaber'de % 100 Siyaset'te bu konu ana gündemimizdi. Dersimli Sinan Yerlikaya katliama dair çok önemli bilgiler aktardı. Atatürk ve İsmet İnönü'nün o günkü olaylar karşısındaki tutumlarına dair enteresan bilgiler. Ama bunların pek önemi yok artık. Çünkü sonuçta ortada kabak gibi duran bir gerçek var. Ve o gerçeğe göre de o dönem Dersim'de devlet eliyle korkunç bir katliam işlenmiştir. Emri kim vermiş, Atatürk biliyor muymuş, İsmet Paşa haberdar mıymış falan bunlar sadece işin ayrıntısı. Ayrıntıda boğulup asıl konudan uzaklaşmamak lazım. Ayrıca Atatürk'ün emir vermiş veya vermemiş olması Dersim'de işlenen katliam ve zulüm gerçeğini de değiştirmiyor. Ve artık CHP'nin topyekûn bu gerçekten hareket etmesi ve ayıbıyla yüzleşmesi lazım. Sezgin Tanrıkulu'nun partisi adına özrünü önemsiyorum. Geç kalınmış olsa da bu özür anlamlıdır ancak benim esaslı bir özür beklediğim kişi Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Bu işler meydana çıkıp; "Dersimli Kemal'im ben!" falan demekle olmuyor. Dersimli Kemalsen şunun bunun üzerinden dolambaçlı yollardan değil, çık halkın karşısına doğduğun topraklara yakışanı yap ve bugün genel başkanı olduğun partinin işlediği katliamı anlat ve özür dile! Varsın Şahin Mengü ve avanesi sana da "şerefsiz" desin. Sonuçta bu katliam gerçeği bütün belgeleri ile ortadayken bu halk kimin aslında şerefsiz olduğunu, kimin olmadığını ayırt etmeyi iyi bilir!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA