Kamuoyunda İstanbul ve İzmir Askeri Casusluk Davaları olarak bilinen soruşturmalara dair bir mektup aldım dün. Çirkin, ahlaksız ve alçakça fişlemelerle mağdur edilmiş çeşitli kamu kurumlarında çalışan bürokratların isyanını dile getiren bu mektup aslında doğrudan bana değil, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben yazılmış. Eminim ulaşmıştır kendisine ama tüm kamuoyunun da binlerce insanın canını yakan bir gerçeği öğrenmesi açısından bugünkü köşemi bu mektuba ayırmaya karar verdim. Lütfen dikkatlice okuyun ve Sakalsız ve Çetesi'nin nerelerde, kimlere ve nasıl alçaklıklar yaptığını bir kez daha hatırlayın!
"Sayın Cumhurbaşkanımız; Askeri Casusluk kumpasları, alçakça ve ahlaksızca binlerce masum bürokratı hem casus, hem de fuhuşçu olarak tasfiye etmek ve itibarsızlaştırmak amacıyla oluşturulmuş bir Paralel Yapı senaryosudur. Değişik kurumlardan yaklaşık 1500 bürokratın fişlendiği kumpasta kurumların çoğunluğu ismi geçen bürokratları için hiçbir işlem yapmazken TÜBİTAK ile Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası ve BDDK gibi ekonomi kurumlarında ismi geçen bürokratlara, mahkeme sonucunu beklemeksizin en hafifinden en ağırına kadar çeşitli disiplin cezaları verilmiş, bazıları görevden alınmış hatta bazıları da meslekten ihraç edilerek adeta bir kıyım yapılmıştır.
İdari yargıya başvuranların çoğunluğu davaları kazanmasına rağmen sadece Merkez Bankası bu kişileri görevine iade etmiş, paralel yapının en güçlü olduğu Hazine Müsteşarlığı ise en ağır kıyımı yapmasına rağmen bugüne kadar ne göreve iade, ne de iade-i itibar yapmış ve hatta dava açanları dışlayarak mobbing'e maruz bırakmıştır. İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala'nın bu ahlaksız paralel yapıyla mücadelesi takdire şayandır. Yine bu yapının bir mağduru olan Sayın Celalettin Lekesiz'i Emniyet Genel Müdürü olarak atamakla mücadelenin ne kadar çetin geçeceğinin de açık işaretini vermiştir. Bakanlık öncelikle casusluk kumpasında sahte belge ve delil hazırlayan İstanbul ve İzmir Emniyet müdürlüklerinde görevli bazı polis şeflerini geçtiğimiz günlerde Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla meslekten ihraç etmiş ve haklarında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.
İddianameyi kaleme alan İstanbul ve İzmir cumhuriyet savcıları ile ilgili olarak yeni seçilen HSYK üyelerinin önümüzdeki günlerde disiplin soruşturması açarak en ağır şekilde cezalandıracağına inancımız tamdır. Yeni oluşan bağımsız ve tarafsız HSYK ile bu dosyanın tekrar açılması için tüm bürokrat arkadaşlar olarak önümüzdeki hafta HSYK Teftiş Kurulu Başkanlığı'na dilekçe ile başvuracağımızı ifade etmek isteriz.
Sayın Cumhurbaşkanımız; Hükümet, paralel yapıyla mücadelede sonuç almak istiyorsa öncelikle Askeri Casusluk kumpaslarını deşifreye yönelik ciddi adımlar atmalıdır. Çünkü bu kumpasları diğerlerinden ayıran en önemli özellik, paralel yapının kamu kurumlarındaki imamları ile emniyet ve yargıdaki militanları eşgüdüm halinde kumpasları hayata geçirmiş ve paralel yapının kadrolaşmalarında engel gördüğü tüm bürokratları doğrudan veya dolaylı olarak tasfiye etmişlerdir. Bir paralel yapı mağduru olarak bu karanlık yapıyla samimi mücadelenizi içtenlikle destekliyoruz. Bizler, mağdur bürokratlar olarak, çok yakında, kurumlarında bu alçakça hazırlanan ve uygulamaya geçirilen kumpas sürecinde dahli olan paralel yapı mensupları veya onlarla menfaat birlikteliğinde olup isimleri deşifre olan kişiler haklarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na; Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu'na suç duyurusunda bulunacağımızı ifade ederiz!"