Medya fazla büyütmediği için son derece mühim olan bir olay öylece kapandı gitti. Oysa Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi ve Kültür Derneği'ne düzenlenen saldırı ile ilgili sonrasında yaşanan gelişmeler tam bir skandaldı.
Bu skandalın başını çeken de CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'dü.
İddiaya göre güya silahlı saldırganlar saldırı anında cemevinde görev yapan bekçi Mehmet Ceylan'a
"Siz burada Suriyelileri tutamazsınız, barındıramazsınız!" diye bağırmıştı.
Yani hedef cemevine sığınan Suriyeli Alevilerdi.
Saldırı ile ilgili emniyet yetkililerinden bir açıklama gelmediği için tabii, özellikle sosyal medyada yankı bulan olayla ilgili epeyce bir tedirgin olduk.
Yalan yok ben de bunun 1995'te meydana gelen ve onlarca insanın ölümüyle sonuçlanan Gazi Olayları'nın bir benzeri olduğunu düşündüm. Ve kendi kendime; "Demek ki güvenlik güçlerinin istihbaratı doğru! Toplumu germek ve Alevileri kışkırtmak için yine birileri düğmeye bastı!" dedim.
Tabii böyle düşünmem boşuna değildi. Çok sağlam bir dayanağım vardı beni bu fikre iten. O da olaydan tam bir hafta önce gazetemizin Özel İstihbarat servisinde görevli muhabir arkadaşımız İbrahim Ayral'ın ele geçirdiği gizli bir belgeydi.
O gizli belgede emniyet birimleri, DHKP-C örgütünün 13 Ağustos itibarı ile Türkiye genelinde Alevi vatandaşların devlete karşı ayaklanmalarını sağlamak için provokatif eylemler yapacağı konusunda uyarılıyordu. İstihbarattan haberi olanlar saldırıyı bu bağlamda değerlendirirken, Hüseyin Aygün ve tayfası ise saldırının perde arkasında AKP'nin olduğunu dile getirdi.
Ancak Aygün'ün "Bu mahallede olan saldırı AKP'nin izlediği mezhepçi, ötekileştiren nefret uyandıran politikaların devamıdır.
Lanetliyoruz!" şeklinde konuşarak başlattığı şov saldırının sonra aydınlatılması ile elinde patladı.
Kamera kayıtlarına göre iki saldırgandan biri gerçekten de cemevi bekçisini öldürmek için ateşliyordu silahını.
Fakat silah tutukluk yapınca emeline ulaşamıyor ve bu defa silahın kabzası ile bekçi Mehmet Ceylan'ı darp edip olay yerinden uzaklaşıyorlardı.
Peki kimdi bu saldırganlar?
Gerçekten de Bekçi Ceylan'ın iddia ettiği gibi hedefleri Suriyeli sığınmacılar mıydı? Ya da Aygün'ün dediği şu mezhepçilik yapan ve Alevileri kışkırtmaya çalışan iktidarın maşaları mı?
Şaşıracaksınız ama ikisi de değil!
Adamlar cemevinin bulunduğu mahallede yaşayan, mahallelinin çok yakından tanıdığı bildiği tipler. Hiç hoşlanmıyorum bu notu düşmekten ama üstelik bu arkadaşların ikisi de Alevi!
Adamlar alacaklarının peşine düşmüşler.
Bekçi Ceylan mı yoksa başka biri mi bilmiyorum ama borç takmış bu iki sarhoşa! İçip içip dayanmışlar cemevinin kapısına. Önce biraz ağız dalaşı yaşanmış. Sonra içlerinden biri çekip silahını sıkmış Bekçi Memed'e... Silah tutukluk yapınca da kabzasıyla kafasına indirip kaçmış.
Anlayacağınız olay basit, sıradan, adi bir vaka değerli okurlarım. Ne bizim sandığımız gibi DHKP-C'nin parmağı var ne de Hüseyin Aygün ve tayfasının iddia ettiği gibi AKP'nin! Skandal demem de bundandır! Onca laf ettiler. Alevileri yerinden oynatacak onca abuk sabuk iddialar ortaya attılar. Olay aydınlandı.
Biri de çıkıp özür dilemiyor. "Pardon!
Gerçekten pardon! Meğer bu haltı yiyen o, bu, şu falan değil bizim mahallenin zibidileriymiş" demiyor.
Soruyorum şimdi Hüseyin Aygün ve tayfasına! Özellikle de olayın içyüzünü bile bile gazetecilere; "Biz bunun günlerdir yardım etmeye çalıştığımız mültecilere yönelik bir saldırı olduğunu düşünüyoruz. Arkasında kim olduğunu bilmiyoruz ama bu duruma sessiz kalmayacağız!" diyen cemevinin Başkanı Zeynel Odabaş'a!
Hiç utanmanız, arlanmanız yok mu sizin kardeşim? Hadi bilmiyordunuz saldırının arkasında kim olduğunu; atıp tuttunuz kafanıza göre, ama şimdi öğrendiniz! Arkasından çıka çıka sizin mahallenin kabadayıları çıktı.
Peki niye susuyorsunuz? Niye olayın bir an evvel kapanması için kendinizi paralıyorsunuz? Olmadı di mi?
O iki zibidiniz kameralara yakalanarak sizin Sultangazi'deki Alevileri kışkırtma operasyonunuza gölge düşürdü di mi?