Yüzüme tükürecekmiş. Öyle diyordu önceki gün bir sümsük. Niye? Efendim çünkü ben Aleviler'in yüz karasıymışım! Nasıl döndüysem, nerden döndüysem dönekmişim!
Sanki dersiniz evvelden cemevinden çıkmıyordum da şimdi cami cami geziyorum. Sanki dersiniz doğduğum günden bu yana sahip olduğum seküler yaşam tarzından kopmuşum da mütedeyyin bir yaşam tarzını benimsemişim!
Alevi'yim evet! Ama o kadar işte! Bir Ayşe Arman ya da bir Ayşe Özyılmazel ne kadar Sünni ise o kadar Alevi'yim ben de! Sorun bakalım kendilerine! Acaba hükümeti eleştirdikleri yazılarda AKP'liler onlara kızınca "Sünnilerin yüz karasısın!" filan diyorlar mıymış?
Hasta mısınız siz? Tonla hakaret. Tonla zevzeklik. Bıktım artık! Hangi birinize cevap vereceğimi şaşırdım. Keşke dedim açıklamasaydım "Alevi" olduğumu. Çok kızıyorum kendi kendime.
Bunlar hep annemin kabahati! Onun yüzünden oldu her şey! Çünkü daha çocukken, ahali saklarken kökünü, o bize "Asla saklamayacaksınız! Ve utanmayacaksınız!" diye dikte etti hep! Hiç saklamadım gerçekten de. Okul çağlarında arkadaşlarım utanırdı. Biri bişi söyleyince Alevilik hakkında köşe bucak kaçarlardı ama ben aslanlar gibi, böbürlene böbürlene çıkardım insanların karşısına ve "Biz Aleviyiz" derdim! Hatta ve hatta bazen insanların Alevilik hakkında ne bildiğini, ne düşündüğünü öğrenmek için özellikle, alakasız ortamlarda bile vurgulardım kökümü!
Ekrana ilk çıktığımda da aynı şeyi yaptım! 2003 filandı. CHP'li Yılmaz Ateş yayınımdaydı. Çankaya'da bir mesele vardı Alevilikle ilgili. Tartışıyorduk! Baktım ben soru sordukça, üzerine üzerine gittikçe Ateş geriliyor, sinirleniyor. Rahatlasın, niyetimin sadece gazetecilik olduğunu anlasın diye "Yılmaz Bey. Ben de Alevi'yim! Ama sizin gibi düşünmüyorum!" deyivermiştim. Allah rahmet eylesin. Ufuk Güldemir yanıma gelmişti yayından sonra. Müstehzi şekilde gülerek "Kız naaptın sen? Bitirdin kendini!" demişti de anlamamıştım ne demek istediğini. Meğer yaşayacaklarımı tahmin etmiş büyük usta. Onun da bi tarafı Alevi'ydi ama hiç sözünü etmezdi mesela. Bundanmış demek ki! Sizlerin tüm hücrelerini teslim alan o "sürü psikolojisi"ne karşı mücadele edilemeyeceğini bildiğindenmiş!
Resmen bela almışım ya başıma! Gerçekten enayilik benimkisi! Bakıyorum çünkü Alevi olanlar var ekranlarda yığınla! Köşelerde sıra sıra dizilmiş. Ne olduklarını sakladıklarından, en azından ekranlarına, yazılarına yansıtmadıklarından benim gibi yaftalayamıyorsunuz onları "Alevilerin yüz karasısın" diye!
Gücünüz bana yetiyor! Çünkü koca ana akım medyada Alevi olduğunu açık açık söyleyen bir tek benim! Habertürk'te yok mu? Hürriyet'te yok mu? Var tabii! Var ama söylemiyorlar ve çok da iyi yapıyorlar bence! En azından sizin "Yüz karasısın!" yaftalamalarınızla karşı karşıya kalmıyorlar!
Bakın. "Tam bi hükümet yandaşısın Sevilay!" diyenler dahil itirazım yok beni eleştirenlere ama kimse bana köklerimden saldıramaz! Vuramaz! Böyle bir hakkınız yok! Kaldı ki Alevilik felsefesi, öğretisi böyle adice yaklaşımlarla da örtüşmez! Sizlerin küfürlerini, hakaretlerini görünce ister istemez merak ediyorum acaba cemevlerinde bitti mi, "Eline, beline, diline" felsefesinin ne demek olduğunun öğretilmesi!
İşin bi trajik tarafı da hükümeti eleştirdiğim yazılarıma, fırsatını buldukça ağzımdan girip burnumdan çıkan sizlerin tek bir cümle bile olsa yorum getirmemesi. Sanırım Türk medyasında 3. köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesini eleştiren, "Olmadı bu iş!" diyen ilk kalem benim ama bi taneniz de çıkıp "Ya helal olsun!" falan demedi.
Niye? Çünkü ben sizin gözünüzde zaten bi düşkünüm di mi! Çünkü ben sizin hücrelerinizi teslim almış o sürü psikolojisiyle hareket eden biri değilim di mi? Çünkü ben aslında doğruya doğru, yanlışa yanlış diyenim di mi?
Şimdi gelelim sadede... Şu iktidarla aranızdaki ilişkiye! Aleviler'den pek hazzetmiyorlar doğru! Çok açıkça belli etmeseler de Aleviler'e karşı keskin bir önyargıları var o da doğru! Peki, bu adamcağızların Alevilik için yaptığı hiç mi iyi bir şey yok?
Sakın bir yere gitmeyin çünkü bunu da yarın konuşacağız! Enine boyuna hem de!