Biliyorsunuz bundan kısa bir zaman önce camileri kadın mimarların yapması yönünde bir çağrıda bulunmuştum. Şekerpınar'da mimar Nermin Özkök'ün iç dış tüm projesine imza attığı camiyi gördükten sonra kaleme aldığım yazı dolayısıyla da epeyce tepki almıştım. Harika bir iş çıkarmış mimar Özkök bana göre. Hem estetik açıdan, hem de kullanım açısından bambaşka bir eser koymuş ortaya.
Yazı sonrası "Kadının yaptığı camide namaz mı kılınır?" şeklinde abuk sabuk yorum yapanların inadına çağrımı bugün de yinelemeyi çok isterdim.
Ancak Çamlıca'ya yapılması düşünülen cami projesinin altında iki kadın mimarın imzasının olduğunu öğrendikten sonra vazgeçtim bu çağrıyı yapmaktan bir kez daha.
Demek ki maharet kadın olmakta falan değilmiş.
Maharet kişisel becerideymiş. Kusura bakmasın mimar Bahar Mızrak ve Gül Totu ama çizdikleri proje tam bir hayal kırıklığı bana göre. İç tasarımını filan bilmiyorum. Onu daha görmedim. Ama görmeme bile gerek yok, çünkü dış tasarımı zaten bitirdi projeyi gözümde.
Biliyorum şimdi çok bozulacaklar bu yazdıklarıma, projenin mimarları hemcinslerim fakat yapacak bir şey yok. Alenen taklit olan bir projeyle ilgili yalandan methiyeler düzemem. Bir projeden övgüyle söz edebilmemiz için o projenin özgün ve daha önce yapılmış eserlerden kesinlikle farklı olması lazım. Eğer insanlar bir projeye bakar bakmaz, "Aaaa bu X'in aynısı" falan diyorsa bitmiştir bana göre o proje.
Sözün özü: Kötü bir proje Çamlıca'ya düşünülen cami projesi! Derhal vazgeçilmeli. Vazgeçilmeli çünkü bu proje eğer pratiğe dökülürse inanın Mimar Sinan'ın kemikleri sızlar yattığı yerden.
Sanatına, şahsına büyük saygısızlık. Çok ayıp! Hem ayrıca İstanbul'un en yüksek tepesine kondurulacak cami Sultanahmet Camisi'nin aynısı olacaksa neden yapılıyor bu cami? Kıtlıktan yapılmadığını, maksadın geleceğe bugünleri hatırlatacak bir miras bırakmak olduğunu biliyoruz hepimiz. Madem niyet bu... Madem maksat unutulamaz bir eser bırakmak...
O halde neden başka, özgün bir eser değil de, Sultanahmet'in kopyası inşa edilmeye çalışılıyor?