Önümüzdeki günler çok kritik. Eğer açlık grevleri bu hafta da sürerse korkunç bir tabloyla karşı karşıya kalabiliriz. Bilmiyorum ne yapılabilir ama birileri muhakkak bişiler yapıp o cezaevlerinden tabut çıkmasına izin vermemeli.
Bazıları devletin müdahale edebileceğinden söz ediyor. "Etsin" diyemiyorum.
Çünkü böyle bir müdahale onarılamaz tahribatlara yol açabilir, tıpkı geçmişte olduğu gibi. Aynı şeyleri yaşamak istemiyoruz. Bu işin tatlılıkla çözülmesini istiyoruz.
Hükümete çok iş düşüyor ama BDP'li siyasetçilere de çok iş düşüyor.
BDP'li vekillerin eylemcileri durdurmak için adım atmak yerine onların doğru yaptıklarını onaylarcasına açlık grevlerine dahil olmaları bir felaket bana göre.
Dün, mecliste açlık grevine başlayan Leyla Zana'nın açıklamalarını okudum. "Çözüm müzakerede" diyor. Evet çözüm müzakerede.
Peki madem çözüm müzakerede neden hâlâ insanların göz göre göre ölüme doğru yol alışına destek oluyorsunuz? Neden onların durmaları için çabalamak yerine siz de açlık grevine başlıyorsunuz?
Dün bir arkadaşım "Talepleri kabul mu edildi ki durdursunlar açlık grevlerini?" diyor. Doğru söylüyor. Kabul edilmedi. Ama zaten bu eyleme yani açlık grevine başlarken bu insanlar bilmiyorlar mıydı hükümetin meseleyi şantaj kabul edip, taleplere boyun eğmeyeceğini! Bu bilinen bir sondu. Bilinen ve kabak gibi ortada duran bir gerçekti! Bile bile mi lades dedi yani bu insanlar? Hükümetin onların sundukları taleplere boyun eğmeyeceğini göre göre mi ölüme yatırdılar bedenlerini? Ne umuyorlardı gerçekten?
Onlar bedenlerini ölüme yatırdı diye hükümetin tüm siyasi geleceğini yok edip onların tüm taleplerini yerine getireceğini mi sanıyorlardı? Yok böyle bişi arkadaşlar! Sol kültürden gelen herkes bilir ki, devrimci demokrat kültürün bir parçası olan bu tür eylemlerde asıl amaç dikkat çekmektir. Kamuoyu oluşturmaktır. Sesini olabildiğince fazla duyurabilmektir.
Peki oldu mu istedikleri? Oluştu mu kamuoyu?
Oldu. Oluştu. Bugün sadece Türkiye değil, bütün dünya konuşuyor açlık grevlerini. Avrupa'dan her gün biri gelip gidiyor.
O halde? Eylem yüzde yüz başarıya ulaşmışken, amaç hasıl olmuşken neden bu inat? Neden bu ısrar?