Haberi Üsküp'te Başbakan Erdoğan'ı takip ederken aldım. Oda TV iddianamesinin ek klasörlerini ele geçiren bir arkadaşım gerçekten benim için son derece mühim olan konuyla ilgili şok edecek bir bilgi aktardı.
Arkadaşım, aldığı çürük raporunun şaibeli olduğunu ortaya çıkardığım Ahmet Hakan Coşkun'un, dönemin Genelkurmay Başkanı'ndan aldığı desteğin kayıtlara geçtiğini söylüyordu.
Şaşırmadım tabii!
Çünkü muhteremin kopan dalağının macerasını daha fazla yazmamam için bin tane film çevirdiğini zaten biliyordum.
Ortaya koyduğum tonlarca belgeye, şahide, kanıta rağmen ona kimsenin dokunamamasının, askerlikle ilgili hiç kimsenin ona işlem yapmamasının, daha doğrusu ya-pa-ma-ma-sı-nın arkasında, onu koruyan bir "gizli el" olduğunu zaten görüyordum.
Ama lanet olsun ki bunu bir türlü ispatlayamıyordum!
Çünkü elimde bunu ispatlayacak bir kanıt yoktu!
İşte çok şükür ki o ispat, Oda TV iddianamesinin ek klasörlerinde kabak gibi ortaya çıktı şimdi.
Meğer onu koruyan o gizli el, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'dan başkası değilmiş. (Tabii bu arada bu desteğin, aradaki bu sıkı fıkı ilişkilerin ortaya çıkmasına vesile olan Soner Yalçın'a da minnettarım. İyi ki de, "medyayı yeniden dizayn etmek" adına kurduğu o müthiş ekibin, grubun içine Ahmet Hakan'ı da dahil etmiş!) Gelelim, eski Genelkurmay Başkanı ile Ahmet Hakan arasındaki kankalığı ortaya çıkaran o "şok" telefon görüşmesine...
Olay şöyle cereyan ediyor efendim; Yazılarımı durdurmak için beni savcılığa şikâyet eden Ahmet Hakan Coşkun'a savcılık, "Kusura bakmayın. Bu yazılarda soruşturulacak bir durum yok!" cevabını veriyor. Şikâyetiyle ilgili takipsizlik kararı verilince muhterem bu kez, 26 Temmuz 2009'da, "Savcıya soruyorum:
Ben ne yapmalıyım" başlığı ile bir yazı döşeniyor köşesinde.
Kararı veren savcıya serzenişte bulunuyor gibi bir manzara koyuyor ortaya ama aslında aba altından, sopa gösteriyor!
Ve işte gösterdiği bu sopaya ilk destek Genelkurmay'dan geliyor.
Telefonla arıyorlar arkadaşı. Arayan kişi de o, bu filan değil yani. Dönemin Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü General Metin Gürak!
Aldığı bu telefonla etekleri zil çalan Ahmet Hakan derhal konuyu "askeri konularda, derin mevzularda" uzman olduğu bilinen grup liderine yani Soner Yalçın'a aktarıyor.
Akıl danışıyor...
Aynen aktarıyorum size söz konusu diyalogu:
(AHMET HAKAN COŞKUN):
Şimdi şey aradı beni, bi yaklaşık 1 saat 1.5 saat önce Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Metin Gürak diye bi adam var ya... (HÜSEYİN SONER YALÇIN)
He evet evet evet
A.H.C: O aradı abi!
H.S.Y: He
A.H.C: 'Ahmet Bey' dedi, 'Sizin bu Savcı ile ilgili yazınızı okuduk' dedi, Genelkurmay Başkanımız da' dedi 'Bize talimat verdi' dedi, 'Bu konuyla ilgili bi açıklama yapmak istiyoruz biz' dedi, 'Yalnız' dedi 'Teknik olarak sizin bize bi dilekçe göndermeniz lazım' dedi.
H.S.Y: Oo süper.
A.H.C: 'Biz açıklamayı hazırladık' dedi, 'Dilekçe gelir gelmez size gönderecez' dedi.
H.S.Y: Süper.
A.H.C: Şimdi sana bi fikir soracam, bu açıklama geldiğinde ben ameliyat olmuş olacam ve yatıyor olacam, Ertuğrul Bey'e falan söyleyip bu açıklamayı onlara iletip gazetede haber olmasını mı sağlamalıyım, yoksa kalkmamı bekleyip kendi sütunumda mı yayınlamalıyım.
H.S.Y: Kalkmanı bekle.
A.H.C: Tamam.
H.S.Y:O açıklamayı medyaya mı yapacaklarmış?
A.H.C:Yok direk bana şahsa...
Çok sevgili okurlarım...
Size soruyorum:
Geçirdiği mide ameliyatı sonucu çürük raporu almak için müracaat ettiği askeri hastanelerden birkaç kez ret yemiş. O retlerin hemen akabinde ise enteresan bir trafik kazası geçirmiş. Geçirdiği bu kaza sonucu ne hikmetse dalağını yitirmiş ve yitirdiği dalağı nedeniyle de sonunda askerlikten muaf olmuş, askeri dille "çürük" bir adama bir Genelkurmay Başkanı'nın sahip çıkması sizce de anormal bir durum değil midir?
Şimdi... Bu anormallik karşısında İlker Başbuğ'a;
"Eyyyy paşa... Büyükkk paşa!
Memleketin dört bir yanında kan dökülürken... Bir lokma evlatlar göz göre göre heder olurken... Binlerce ananın babanın yüreği dağlanırken...
Anasının bakkala bile göndermeye kıyamadığı bebeleri, sen kolundan tutup dağlarda taşlarda gezdirirken...
Söyle, Allah aşkına söyle... Neden, nereden icap etti 'çürük' olduğu ayan beyan ortada olan, askerlik yapmamış bir adama sahiplik etmek? Söyle lütfen paşa! Neden?
Ne için, bin bir macera, film, senaryo sonunda askerlik yapmaktan muaf olan Ahmet Hakan macerasına dahil olmak istedin? Nedir bunun perde arkası? Anlat bize eyyy İlker Paşa!" şeklinde hesap sorsam...
Yanlış mı yapmış olurum?
Suç mu işlemiş olurum acaba?