Başbakan Tayyip Erdoğan Makedonya dönüşü uçakta gazetecilerin sorularına şu yanıtları verdi:
Makedonya'da ilgi çok büyüktü. Vatandaşın talepleri, istekleri çok enteresandı...
İnsanoğlu nerede olursa olsun ortak yanları değişmiyor. Makedonun, Arnavutun Türklerin talebi de Türkiye'yle hemen hemen aynı. Hepsi bir beklenti içerisinde.
Türkiye'yi çok büyük ve kıymetli görüyor vatandaşları.
Evet. Doğru. Çünkü "Türkiye artık veren bir el gibi görülüyor". Buraya geldi durum. O yüzden vereceğimiz mesajları bu anlayışla vermemiz lazım.
Yalnız mesajlarınızda sık sık iç siyasete de gönderme yaptınız. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla türünden mesajlardı sanki.
Evet. Bazen mesajları değişik yerlerden vermek durumunda kalıyoruz. Bir siyasetçi her attığı adımda bunu düşünmek zorunda. Sürekli lokal kalırsanız o zaman ormanın bütününü göremezsiniz. Biz ormanın bütününü görmek zorundayız. Eğer sadece ormandaki tek bir ağaçla uğraşırsak bu sadece vakit kaybı olur. İsraf olur. Dolayısıyla çevreden kuşatma denilen bir olay var ya! Siyasette çevreden kuşatmayı çok iyi yapmak ve çok iyi değerlendirmek lazım.
PKK'nın Kürt halkını temsil eden örgüt olduğu yönündeki görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Terör örgütünü maalesef medya Kürtlerin temsilcisi olarak görüyor. Bölücü terör örgütü Kürtlerin temsilcisi değil. Ne olur bunu ayıralım. BDP Kürtlerin temsilcisi değildir. Böyle bir şey yok! Öyle olsaydı bölgede bizden daha fazla oy almaları lazımdı. Bizim o bölgede BDP'den yüzde 15 oy farkımız var. Güneydoğu'ya sadece Diyarbakır, Hakkari, Şırnak diye bakmamak lazım. Niçin Şanlıurfa'yı, Gaziantep'i ya da Adıyaman'ı görmüyorsunuz? Batman'ı Siirt'i görmüyorsunuz? Bakın son zamanlarda Batman'a ve Siirt'e çok yüklenmeye başladılar. Silah zoruyla oy devşiriyorlar. Tehditlerle oy devşiriyorlar. Benim oradaki vatandaşım korku belasına bunlara oy veriyor. İnanın bunlar serbest kalsınlar. İstediklerini elde etsinler vatandaştan oy alamazlar! Kimse bunlara oy vermez. Yarıya düşer güçleri.
KCK operasyonları devam edecek mi?
Dikkat edilirse bu operasyonlar daha çok belediyeler, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri üzerinden yapılıyor. Bu bölgeyi şöyle bir inceleyin. Buralarda belediyelerin ciddi yatırım yapmadığını göreceksiniz. Mesela Hakkari'ye biz 17 trilyon para göndermişiz. Ama Hakkari'de tüm kanalizasyon dışarı akıyor. Şehircilik diye bir şey yok. Gidin Şırnak'a aynı durumu görürsünüz. Batman'a gidin yine aynı durumu görürsünüz. Bir güzellik varsa o güzellik de bizim hizmetimiz sonucudur.
Hakkari Belediyesi'nin devletten aldığı o 17 trilyonu başka amaçlar için kullandığını mı söylemeye çalışıyorsunuz?
Yargı süreci devam ettiği için böyle bir şey söyleyemem ama bu operasyonları yürüten yetkililerin bildiği bir şeyler var. Onun için yapılıyor bu operasyonlar. Mülkiye müfettişlerinin çalışmaları var. Gelen ihbarlar var. Ee tabii bir de Diyarbakır ve diğer belediyelerde örgüt elemanlarının belediye kadrolarında yer aldığına dair istihbaratlar var. Geliyorlar eş başkan gibi buraları yönetiyorlar. Şirazesinden çıkmış yani olay. Böyle bir şeye siz müsaade ettiğiniz sürece orada hizmet veremezsiniz. Belediyeciliği ben yaptım. Nasıl yapılır bilen birisiyim.
Alman vakıftan kredi
Operasyona sebep olan başka argümanlar var mı İçişleri Bakanlığı'nın elinde?
Evet. Var. Ki beni çok rahatsız eden bir durumdur bu. Bu belediyelere bazı vakıflardan destek gidiyor. Özellikle Almanlar bu konuda iyi bir durumda değil. Almanya'daki o vakfın ismini vermeyeceğim. Bu tür vakıflar özellikle CHP'li ve BDP'li belediyeler ile kredi sözleşmeleri yapıyorlar. Bu kredi sözleşmelerini yapmakla kalmıyorlar hangi müteahhitlerle iş yapmaları gerektiği konusunda işaret veriyorlar. Bu yolla resmen PKK'ya para gönderiyor o vakıflar.
Yöntemleri nasıl peki?
Kredi sözleşmesi yapıyor. Bununla da kalmayıp hangi müteahhide vereceği konusunda işaret veriyor. Kanalizasyon işi yapıyor. Ama şu firmaya vereceksiniz diyor. Tabii. Baktığınızda yasaya uygun gibi görünüyor olay.
Sizin rahatsız olduğunuz bu durumdan Alman hükümetinin haberi var mı?
Duyurduk. Haberleri var ama nedense vurdumduymaz davranıyorlar bu konuda.
Hangi vakıflar bunlar?
Gazetecisiniz. Araştırın bulun...
Kandil ve İmralı
Son dönemde Kandil'dekilerin İmralı'yı dinlemediklerine dair bir görüş var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Asrın Hukuk Bürosu diye bir büro var biliyorsunuz. İmralı'nın avukatı. Ama sürekli avukat değiştiriyorlar. Aynı avukat sürekli İmralı'ya gitmez. Avukatlar üzerinden kuruluyor ilişkiler. İmralı'ya giden avukatlar az veya fazla Kandil'le İmralı arasında kontak kuruyor. İşte son zamanlarda bu görüşmeler olmuyor. Yapamadığı için iletişim kopmuş vaziyette son birkaç aydır.
Hiç kimse mi görüşmüyor Öcalan'la?
Sadece kendi görüşebileceği yakınları görüşüyor. Avukatlarla yaptığı görüşmede ciddi manada farklar var. Biliyorsunuz bunlar aynı zamanda medyaya da servis yapıyor. Tabii eğer medya bunları susturma hareketine girmiş olsa, yapılan bu görüşmeleri görmemiş olsa o zaman PKK bölücü terör örgütü kendi propagandasını bu kadar rahat yapamayacak. Şu anda çok rahat yapıyorlar. Çünkü medya buna izin veriyor.
BDP'nin PKK ile bağlan tısını somut olarak ortaya koyan bir bilgi var mı elinizde?
PKK benim tabanımdır diyor Selahattin Demirtaş. Konuşması var. Bunu büyükelçilere, AB'den gelen kongre üyelerine söylemiş. 4 Eylül'de verdikleri yemekte söylüyor. Bu kadar açık konuşuyor. Ben bunu parlamentoda söyledim. Terör örgütü olarak ilan et dedik. Ama ilan edemediler çünkü oradan nemalanacak. Her şey ortada.
Peki ne olacak? Bu kan nasıl duracak?
Dünyanın neresinde olursa olsun terörle mücadelenin bedelinde kan var... Yok dersek kendimizi aldatırız. Güvenlik güçleri de siviller de öldürülüyor. Ki bizde iş sivillere sıçradı... Mücadelenin bedeli var. Biz bunu minimize etmenin yoğun gayreti ve çalışması içindeyiz. Gerek sınır ötesi ve gerekse sınır içi tüm bu operasyonlarımızı sürdüreceğiz. Parlamento içi- dışı tüm partilerin, STK'ların ve halkımızın terörle mücadele konusunda bize ciddi manada destek vermesi lazım. CHP veya MHP'nin iktidarı yıpratmak için kalkıp da aleyhte, terör üzerinden, PKK üzerinden bize vurmaları bir şey kazandırmaz. Kaybettirir.
Muhalefetle terörle mücadele konusunda görüşmek gibi bir niyetiniz var mı?
Sayın Kılıçdaroğlu'na da, Sayın Bahçeli'ye de kapım açık. Hepsiyle oturur konuşuruz. Eğer varsa bir projeleri dinlemeye hazırız. Bize samimi olarak söylesinler. Birgün de sen kalkıp ne yapacağını söyle, hazırla raporunu, hep biz geliyoruz . Siz şunları şunları yapmadınız, şunları yaparsanız faydalı olur desinler mesela... İlla Meclis'te bir oturum mu düzenlemek lazım? Beşir Bey (Atalay) kendileriyle görüşmek istedi randevu bile vermediler. Şu ana kadar damağa değecek bir teklifleri olmuş değil. Güvenlik güçlerimizin deneyim ve çalışmaları var ve sosyologlar, araştırmacılar eşliğiyle çalıştık. Medyadan pek çok kişinin tavsiyeleri oldu. Partimiz içinde tecrübesi olan arkadaşlarımız var, siyaset bilimcilerimiz çalıştı. Bu konuda çalışıyoruz ve atılan adımlarımız var. Ben Beşir Bey'i İran'a-İngiltere'ye yolladım İRA ile ilgili incelemeler yapması için. İspanya ve Eta'yı incelemek için gönderdim. Biz lokal kalmadık. Oraları da inceledik onlar bu mücadeleyi nasıl verdiler, veriyorlar baktık.
İRA'ya da benzetenler var PKK'yı. ETA'ya da... Sizce hangisi?
Hiçbirisine benzemiyor. Birbirlerine de benzemiyor. Her birinin özel şartları var. Saf saf konuşuyorlar. Sri Lanka örneğini veriyor bazıları. Tamiller'den bahsediyorlar. Bir adaya sıkışmış. Bir de bizimkisine bak. ETA konusunda Zapetero bana dedi ki; "Bu işi idare eden 800 kişidir." İRA daha farklı. Ben Tony (Blair) ile de görüşüyorum. Ha, bu işi sıfırlamak gibi bir şey yok. Bu aynen kanseri hallettim dediğin anda kanser virüsünün bir başka yerden metastas yapması gibi bir durum...