Baştan belirteyim.
Bugün bu köşede okuyacaklarınız ne Alevi kökenli olduğum için bütün Alevileri bağlar... Ne yazarı olduğum için bu gazeteyi.
Ne Sünni kökenli olan eşimi, ne de tam bir Anadolu sentezi olan oğlumu bağlar!
Ezcümle: Bugün yazdıklarım sadece beni bağlar!
Başlıktan da anlaşılacağı üzere konumuz "zorunlu din dersi."
Şahsen ben bir anne olarak oğlumun ehil eller aracılığı ile İslamiyet'in en başta tarihini, sonra da bütün ritüellerini öğrenmesini çok arzu ederim.
Çünkü yarı tarafı Sünni, yarı tarafı Alevi olan bir çocuğun doğup büyüdüğü topraklarda hâkim olan inançla ilgili bilgi sahibi olmasında hiçbir beis yoktur bana göre.
Aksine lazımdır...
Çünkü o bu toprakların evladıdır.
Çünkü onun bir gün yüzde 90'ı Müslüman olan bu ülke insanı ile entegre bir biçimde yaşama zorunluluğu olduğu gerçeğini kabul ederim ben.
Günü geldiğinde cenazelere katılmak, hatta günü geldiğinde benim cenazemin başını beklemek zorunda kalacağı gerçeğini görebilenim ben.
İsterim yani ben oğlumun mezarımın başında birkaç duayı ezbere okuyor olabilmesini.
Ama bir başka anne istemeyebilir.
O anne çocuğunun inanç yönünün devlet eliyle yönlendirilmesini değil, kendi eliyle yönlendirilmesini tercih edebilir.
Çünkü o anne ateist olabilir.
Çünkü o anne sonradan Budizm'e geçiş yapmış eski bir Müslüman olabilir.
Çünkü o anne İslamiyet'in en uç noktasında olup çocuğunun radikal bir Müslüman olarak yetişmesini isteyebilir.
O zaman ne yapmalı?
Tabii ki herkesi memnun kılacak en demokratik yola başvurmalı. Yani din derslerini zorunluluk olmaktan çıkarılmalı!