ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone tutuklu bulunan bazı yüksek askeri ve sivil memurların neyle suçlandığını bilmediğini söyledi. Oysa savcılık iddianamelerinde darbe girişimlerinin yanında cinayet suçla- ması da var. Savcılar, basında çıkan iddianamelerde ve yine basında yer alan haberlerde Hrant Dink'in, Rahip Santoro'nun, Malatya'da misyonerlerin ve Danıştay cinayetlerinin bu davaların bazı sanıklarınca organize edilip işlettirildiğini ileri sürüyor. Mağdurların avukatları da bu şekilde düşünüyor. ABD Büyükelçisi'nin darbe teşebbüsü tutuklamalarıyla ilgili buna rağmen kuşku belirtmesi ilginç tabii.
Büyükelçinin konuşması büyük olasılıkla ekonomiye dayanıyor. Çünkü ABD'nin 2012 bütçe geliri 2.6 trilyon dolar, gideri 3.7 trilyon dolar olduğundan bütçe açığı 1.1 trilyon doları buluyor. Başkan Obama gelecek yılların bütçe açıklarını kapatmak için bir yandan zenginlere ek vergiler getirirken bir yandan da harcamaları azaltıyor. Böylece şu anda yüzde 74 gibi yüksek bir borç yükü oluşturan federal devlet borçlarının milli gelire oranını 2022'de yüzde 50'lere geriletmeye çalışıyor. Aksi takdirde federe devlet borçlarıyla birlikte devlet borçlarının milli gelire oranı yüzde 150'yi geçebilecek.
İşte bu borç yükünü azaltıp ABD ekonomisini batmaktan kurtarmak için en çok askeri harcamaların kesintiye uğraması gerekiyor. Hatta martta başlayacak yeni bütçe döneminde yeterli ödenek verilemeyeceği gerekçesiyle bazı ABD savaş gemileri daha az masraflı oldukları için limanlarda bekletiliyor.
Bu arada askeri ödeneklerin kesilmesi doğrultusunda ABD askerleri yakın gelecekte Irak'ı terk edecek. ABD askerinin bölgeden çıkmasından sonra "Kuzey Irak Kürt bölgesini kim koruyacak?" sorusu doğal olarak gündeme geliyor.
Şu bir gerçek ki, Kuzey Irak'taki Kürtleri, Türk ordusu dışında koruyabilecek bir güç yok ortada. Kürt bölgesi için tehlike büyük. İran ve merkezi Irak Hükümetinin Kürt bölgesini ekonomik olarak çalışamaz hale getirip petrol rezervlerine el koyma olasılığı yüksek. Çünkü Kuzey Irak Kürt bölgesi, İran ve merkezi Irak arasında coğrafya olarak da sıkışmış durumda.
Bu durumda sakın büyükelçi, ABD askerinin Irak'tan çıkmasının ardından Kürt bölgesini koruyacak olan Türk ordusunun üst düzeyine şirin görünmek için bu konuşmaları yapıyor olmasın!
Hatırlayacaksınız, daha önce de Türk ordusunun üst düzey subaylarıyla ABD arasında yaşanan gerginliğin AK Parti'yi iktidardan düşürmek için darbe teşebbüslerine neden olduğu yorumları yapılmıştı.
Hatta hükümete, 2007 Nisan muhtırasının verilmesi, AK Parti'yi kapatma davasının açılmasının, hep ABD karşıtı üst düzey subaylarca hazırlandığı ileri sürülmüştü. Fakat şimdi iş farklı boyuta geldi. ABD'nin ekonomik krizinin ardından sürdürülemez hale gelen maliye politikası nedeniyle askeri faaliyetlerini eskisi gibi yürütmesi zorlaştı.
Bu yüzden şimdi ABD Büyükelçisi, ABD ile Türk ordusunun üst düzeyinin arasını düzeltmeye çalışıyor. Bu tuhaf açıklamalarının nedeni bu aslında.