Lobiler, ekonomide arz fazlasına talep yaratmak için çalışır genellikle. Dünyada fazla olan sıcak paraya talep yaratmaya çalışanlara işte bu nedenle faiz lobisi deniyor. Bildiğiniz gibi, ABD ve Avrupa Merkez Bankaları, dünya ekonomisinde durgunluk bekledikleri için para arzını çoğaltarak paranın fiyatını düşürüyorlar ve böylece yatırımları canlandırmaya çalışıyorlar. Zaten bu nedenle de dünyada nominal faizler düşük seyrediyor. Hatta enflasyondan arındırılmış faiz anlamına gelen "reel faizler" negatif düzeyde bulunuyor.
İşte faiz lobisi, bu bol miktardaki ucuz sıcak parayı Türkiye'ye yüksek fiyattan satmak için uğraşıyor. Bu lobi içeriden ve dışarıdan Türkiye ekonomisine adeta saldırıyor.
Londra'da yayın yapan bazı gazete ve dergiler, Türkiye'nin kamu maliyesindeki büyük başarısının bir balon olduğunu bile iddia edebiliyor. Anlayacağınız dünyadaki ucuz parayı Türkiye'ye pahalıya satabilmek için her yolu deniyorlar. Hatta başkonsolosları bile devreye girip bu lobilerin ifade özgürlüğü gereği düşüncelerini söylediğini ileri sürebiliyor. Ama Londra'nın adeta bu lobilerin mali yolsuzluk merkezi olduğuna dair değerlendirmemizin ifade özgürlüğü içinde olduğunu nedense kabul etmiyor.
Biz aynı filmi, daha önce kredi derecelendirme kuruluşlarının savunmalarında görmüştük. Verdikleri haksız ve isnatsız notlar nedeniyle Kanada, Malezya ve Dominik Cumhuriyeti'nce mahkemeye verilen derecelendirme kuruluşları, ABD Anayasası'nın fikir özgürlüğü maddesine dayandırmıştı savunmalarını. Anlayacağınız onların her söylediği fikir ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilirken, bizim onlar hakkında değerlendirmelerimiz birden ifade ve fikir özgürlüğünün dışında kalıyor.
Faiz lobisi, Türkiye'de faizlerin artması gerektiğini, aksi takdirde Türkiye'nin dünyadan para bulamayacağını ileri sürüyor. Bunlar arasında, Türkiye'nin kredi notunun düşürülmesi için açıkça çalışanlar bile var. Yeter ki faizler yükselsin ve kendilerinin ve çalıştıkları merkezlerin cepleri dolsun. Bunlar, faizleri yükseltmek için dövizle de yakından ilgilendi. Dövize spekülatif atak yaparak doların ocak 2012'de 2.5 liraya çıkacağını Türkiye'deki bazı akademisyenlere bile söylettiler. Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin, spekülatif ataklara karşı yetersiz olduğunu bile dile getiren lobiciler oldu.
Peki faiz lobisinin bu kolay para kazanma savaşı başarıya ulaştı mı? Hayır ulaşamaz. Çünkü Merkez Bankası, önce politika faizini koridora alarak anlık faiz artırımı ve indirimi yaptı ve lobiyi şaşırttı. Ardından da dövize spekülatif atakları karşılayacağını gösterdi. Bunun üzerine faiz lobisi geri çekilmek zorunda kaldı. Fakat bu süreçte faiz lobisine inanan amatör yatırımcılar kaybetti.
Lobinin "dolar 2.5 lira olacak" propagandasına inananlar, 1.9 liradan dolar aldı ve zarar etti. Zira 2012'nin ilk ayında dolar yüzde 6, euro yüzde 5 değer yitirdi. Buna karşılık Türk parasını tercih edip Hazine tahvili alanlar kazandı. Çünkü yüzde 11.5 faizle aldıkları tahvillerin faizi yüzde 9'a geriledi. Böylece aldıkları tahvillerden bir ayda yüzde 2.5'in üzerinde kazanç elde ettiler. Ayrıca hisse senedi alanlar da kazandı, çünkü İMKB 100 Endeksi 51 binden 58 bine kadar yükseldi. Kısaca faiz lobisinin ekonomik beklentileri olumsuza çevirme propagandasına inananlar kaybetti, inanmayanlar kazandı.
Peki 2012'nin ilk ayında en çok hangi yatırım aracı kazandırdı derseniz... En çok dolar bazında bir ons altın kazandırdı. Ocak başında onsu (31.1gr)1.564 dolar olan altın dün 1.745 dolara kadar yükseldi. Böylece altın bir ayda dolar bazında yüzde 12 getiri sağladı. Peki bundan sonra ne olur? Merkez Bankası Başkanı dün enflasyonun gerileyeceğini söyledi. Haklı çünkü mali disiplinde bozulma yok. Dolayısıyla lobiye kanmayıp, Türk parası üzerinden yatırım araçlarında kalmakta fayda var.