Başbakan Erdoğan en büyük başarıyı bütçeyi hortumlayanların hortumlarını keserek sağladı aslında. Böylece hem kamu bütçe açığının milli gelire oranı son dokuz yılda yüzde 16'dan yüzde bire indi, hem de kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 96'dan yüzde 39'a geriledi.
Bundan da ikili bir sonuç elde edildi. Hem enflasyon hem de faizler azaldı. Yatırım maliyetleri küçüldü, yatırımlar çoğaldı ve fert başına gelir üç kat arttı. Türkiye ekonomisi dünyanın güvenli limanlarından biri haline geldi.
Başbakan Erdoğan şimdi de ikinci en büyük hamlesini yaptı ve köhnemiş ticaret kanununu AB müktesebatına uygun hale getirdi. Yeni Ticaret Kanunu 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek ve bu defa şirketlerini hortumlayanların hortumları kesilecek. Artık zengin patron içi boş şirket dönemi kapanacak. Böylece Türkiye'de kayıt dışı işlemler azaltılacak. Ama bundan hoşlanmayanlar var.
Bazı kesimler, yeni Ticaret Kanunu'nun daha yürürlüğe girmeden değiştirilmesini hatta ertelenmesini istiyorlar. Bunun için de bazı korku senaryoları uyduruyorlar. Yeni Ticaret Kanunu uygulanırsa, şirkete borçlanan dede, nine ve teyzenin hapishaneye gireceğini ileri sürüyorlar. Oysa hortumcunun dedesi, ninesi, oğlu, torunu olmaz. Hortumcu hortumcudur.
Eğer bir şirket yönetim kurulu üyesi, dedeye borç verir ve dede bu borcu ödemeyip şirketi batırıp kaçarsa, şirketin çalışanları ücretlerini, şirkete kredi verenler alacaklarını almak için adalete başvururlar. Ve adalet tabii ki hortumcu dedenin peşine düşer.
Bundan niye rahatsız olunuyor anlamak mümkün değil. Kaldı ki yeni kanun, hortumcuların ileri sürdüğü gibi 395/2'ye göre borçlananlara hapis cezası değil, 562/5.d maddesinde adli para cezası getiriyor. Bu hapis yalanını da böylece düzeltmiş olalım.
Gelelim yeni Ticaret Kanunu'na göre kâğıt ve belgelere sicil numarası ve internet sitesinde isim yazılmasına...
Ayıplı bir mal satmayan tacir, kullandığı belgelere ismini yazmaktan çekinmez. Sattığı buzdolabı, ütü, masa ayıplı değilse tüccar bundan niye çekinsin? Hatta internet sitesinde niye ismini yazmaktan kaçınsın? Ama gelin görün ki hortumcular buna da karşı çıkıyorlar. İsim yazılmasın istiyorlar.
Oysa Alman Ticaret Kanunu'nun 15/3, İsviçre Borçlar Kanunu'nun 944'üncü maddelerinde aynı hüküm var. O halde bu endişe de çok yersiz. Nitekim Prof. Dr. Ünal Tekinalp Sabah'ta Dilek Güngör'le yaptığı röportajda "Çalıp çırpmayan korkmasın" diyor. Prof. Tekinalp çok haklı.
Aman dikkat yeni Ticaret Kanunu'nda gedik açtırmayalım. Aksi takdirde bunlar, geçmişte yaptıklarını gene yaparlar. 2001'de olduğu gibi, hortumcuların 380 milyar liralık borcunu, yine vatandaşın üzerine yıkarlar. Çaldıkları milyarları vatandaşa vergi olarak ödetirler.