Dünyanın en güzel coğrafyası, en güzel tarihi, en güzel ikliminde yaşıyoruz. Yüce Tanrı öyle cömert davranmış ki Anadolu'muza..
Sadece doğal, tarihi güzellikleri değil, çok güzel insanları da var Anadolu'nun.. Eksiği medya.. O güzellikleri yazan, büyütenden vazgeçtik, sayfalarına doldurduğu ikoncan fotoğrafları ve on para etmez dedikodu haberlerinden birazcık kırpıp, bu ülke insanının hiç değilse uluslararası başarılarından söz etmez ki, insanım azıcık moral bulsun..
Hep kötü haber, hep çamur, hep kin, nefret eşeleme ve kovalama..
Şimdi köşeme aldığım iki güzel haber bir aydır bilgisayarımda bekliyor..
"Bakalım biri yazacak mı?" diye.
Yazmadılar.. İşte buyurun, bakın, okuyun..
Bunlar, hem de ne mutlu, ne gururlu kültür- sanat haberleri değil mi?.
Bu ülkenin güzel insanları ağızlarını açtılar mı ille de söven, kalemi ellerine aldılar mı felaket tellallığı yapanlara bakmayın siz.. Bu ülkede, bu insanlar çok güzel şeyler de yapıyorlar..
İşte ikisi..
***
İŞTE BİR GÜZELLİK...
ENGİN ALTAN DÜZYATAN'A İNGİLTERE'DEN ÖDÜL!..
İngiliz yaşam dergisi SleekAsian/Şık Asyalı, sevilen Türk dizisi Diriliş Ertuğrul'un başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan'ı "En İyi Erkek Oyuncu" ödülüne layık gördü.
Ödül galasından bir köşe..
Pakistan asıllı İngiliz vatandaşları, Düzyatan için başkent Londra'daki Royal Regency Hall'da onur yemeği verdi. Programa Lordlar Kamarası üyeleri ve İngiliz Parlamentosu üst kanadının yanı sıra İngiliz Lordlar Kamarası'nın Liberal Demokrat üyesi Qurban Hussain, Avrupa Parlamentosu eski üyesi Wajid Khan, muhalefetteki İşçi Partisi Parlamento Üyesi Imran Hussain de dahil olmak üzere birçok diplomat, Avrupa Parlamentosu eski üyesi Sajjad Karim ve Türkiye'nin Londra Başkonsolosu Bekir Utku Atahan katıldı.
Programa, İngiliz Parlamentosu'nun üst kanadı Lordlar Kamarası'nın üyeleri Qurban Hussain ve Wajid Khan, muhalefetteki İşçi Partisi'nin gölge Adalet Bakanı Imran Hussain, Avrupa Parlamentosu eski üyesi Sajjad Karim ve Türkiye'nin Londra Başkonsolosu Bekir Utku Atahan da katıldı
Etkinlikte dizinin yapımcısı Kemal Tekden de "En İyi Yapımcı" ödülünü kazandı. Ödülü babası adına Tekden'in kızı Nurbanu Tekden aldı.
Ödül töreninin ardından Düzyatan, "çok keyifli bir etkinlik" düzenledikleri için organizatörleri övdü. Oyuncu ayrıca Lordlar Kamarası ve İngiliz Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası'nı da ziyaret edeceğini söyledi. "Bu davet benim için bir onurdu" dedi.
***
İŞTE BİR GÜZELLİK DAHA...
LÜTFİ ÖZGÜNAYDIN'A DA ANLAMLI ÖDÜL!..
Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) her sene yaşamında fotoğraf sanatını ön planda tutan, bu sanatın gelişimine katkı sağlayan kişi ve kurumlara verdiği yıllık ödül için bu sene Lütfi Özgünaydın'ı seçti.
Erzurum Kemaliye doğumlu sanatçı, Paris'ten New York'a sergiler açan bir fotoğrafçı ama, yazarlığı da var. Bugüne dek 20 kitabı yayınlandı. Şu anda elinde yayına hazır, Çukurova-Yaşar Kemal kitabı var.
Özgünaydın'ın memleketi Kemaliye'yi Erzincan'a bağlayan yol, dünyanın en tehlikeli yollarından sayılır. 78 yaşındaki sanatçı o tehlikeli ama muhteşem yoldan da sayısız fotoğraf çekti. İşte onlardan biri..
Özgünaydın ödülünü, her zaman yanında olan eşine ve oğullarına ithaf etti. Bir de memleketi Kemaliye/Eğin'e.. "Çünkü" dedi, "Çünkü ben o coğrafyadan, geçmişinden, kültüründen beslendim. Memleketime de ithaf ediyorum. Yaşadığım süre içinde o coğrafyayı, o kültürü anlatarak borcumu ödeyeceğim!."*
***
HÜSEYİN YAYMAN
MEMLEKETİME BAHAR GELMİŞ!..
"Değerli Hıncal Ağabeyim,
Öncelikle selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Hatay'ımızın adının sürekli göçmenlerle anıldığı bir dönemde güzel şehrime dair yıllar önce yazdığım bahar tadında bir yazıyı paylaşayım istedim..
Fahri Hataylı olarak inşallah sizi eski zamanlara götürebilmişimdir.." diyordu bana yolladığı mailde sevgili Hüseyin Yayman.. Diyordu da yanlış diyordu. Ben fahri değil, öz Hataylıyım.. Yürekten.. Babam Gümrük Tabur Komutanı olarak Hatay sınırlarında ve Gâvur Dağları'nda kaçakçı kovalarken ben ortaokulda okuyordum..
Her bir yanı ayrı güzel Hatay'la tanışmamız aslında hiç de iyi olmamıştı oysa..
Tayin Kilis'ten Hatay'a çıkınca, babam ev tutmuş, sonra gelip bizi almıştı. Ama daha yerleşmeden, yüklü bir afyon kaçakçılığı ihbarı gelince, jipine atladı, gene dağlara, müfrezeye komuta etmeye gitti. Biz kaldık evde, annem ve dört kardeş..
Bir fırtına başladı. Nasıl yağmur ve gök gürültüsü. Şimşeklerin biri bitmeden öteki çakıyor. Antakya iki dağ arasında. Bulutlar dağların arasına inmiş. Çakan şimşeğin gürültüsü iki dağ arasında yankılanıyor durmadan.. Sanırsınız kent bombalanıyor.. İnsan bilmeyince daha çok korkuyor. Öyle bir şey yaşamadık ki..
Hepimiz annemin odasında toplandık. Onun yatağına oturduk, sabaha kadar..
Dünya güzeli Harbiye'de bahar!..
Ama sonra, dünya güzeli Hatay'ı, başta sayfamda resmini gördüğünüz Harbiye, Asi Nehri boyları, Amik Gölü kıyıları, dünyanın benzersiz mavisi ile pırıl pırıl Reyhanlı Gölü, doyumsuz Belen Yaylası, daha neler neler tanıdık. Tam da pandemi öncesi, o zaman Kültür Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman'la birlikte bir Hatay gezisi yaptık ki, ağbimler ve ben, köşemde günlerce tefrika ettim..
Sen ne dersen de, Sevgili Yayman..
Ben Hataylıyım!. Fahri değil, öz!.
Şimdi söz sende..
***
Dünya güzeli Harbiye'de bahar!..
Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı..
Bahar mevsimi, mevsimlerin şahmerdanı. Bahar, onu anlatmak için sözcüklerin yetersiz, cümlelerin anlamsız kaldığı bir mevsimdir. Bahar, mevsimlerin şiir tadında olanıdır.
Bahar, yeni bir hayatın ve yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bahar, yeni umutların, yeni dileklerin ve yeni sevdaların mevsimidir.
Medeniyetlere kaynaklık etmiş, dillerin ve dinlerin birleştiği yer olan Hatay'da dört mevsim de güzeldir ama sanırım en güzeli bahardır.
Hatay'da bahar, vadiden vadiye, ovadan tepelere, şehirlerden köylere çoğalır ve insanı kendine davet eder. Eğer şehirlerin ve mekânların bir ruhu olduğuna inananlardan iseniz buradaki ruhun, baharla birleştiğinde karşı konulmaz bir sihre dönüştüğünü de görürsünüz.
Memleketimde bahar, şenlik, mutluluk, heyecan, coşku, umut ve yeni bir hayat demektir.
Memleketimde bahar demek, çiğdemlerin çiçek açması, minik zerdalinin uyanması, kuzuların kırlara koşması, nilüferlerin boyunlarını kaldırması, erik ağacının gelinliğini giymesidir.
Memleketimde bahar demek, badem ağacının en güzel elbiselerle süslenmesi, asma ağacına suyun yürümesi, selvinin nazlı nazlı salınması, ovanın kızılcık çiçekleriyle bezenmesi, kırlangıçların eski yuvalarına dönmesi, hacı leyleklerin gökyüzünde halay kurması demektir.
Memleketimde bahar, kırmızı kayışlı davulların ve gümüş süslemeli zurnaların biteviye deliloy çalması demektir. Bahar, halaydır, düğündür bu topraklarda..
Bahar, kavruk delikanlılarının esmer ova kızlarına göz süzdüğü mevsimin adıdır. Bahar bu topraklarda davet ve sevda demektir.
Bahar, çocukların, sonsuz kırlarda kuzularla buluşması demektir. Memleketimde bahar, Amanoslar'ın kekik kokması, Asi'nin sularının kabarması, Karasu'nun taşkın yapması, Balıklı Göl'ün coşması, ovadan evine dönen ırgatın yanık bir türkü tutturmasıdır.
Bahar, sabah yürüyüşlerinde Antakya Belediye Parkı'nın çiçek kokması demektir. Türkiye'nin en büyük ve en güzel şehir parklarından biri olan Antakya Belediye Parkı, içinde barındırdığı bitki türleriyle modern zamanların eşsiz bir cenneti gibidir. Sabah ezanıyla birlikte uyanıp, parkta baharı içine çekerek derin nefes almak, size bitmez bir yaşama coşkusu verecektir.
Önce kadim Roma'nın. sonra Habib Neccar'ın şehri Antakya. Çok dinli, çok dilli, çok kültürlü sokaklarında dolaşırken Ortaçağ'daymış hissi uyandıran şehir. İçinden nehir akan şehir, Antakya.
Hatay'da iki bahar vardır.
Birincisi Hatay'ın dağlarında yaşanan ve tarifi mümkün olmayan bir duygu selinin hâkim olduğu bahardır. Amanoslar'da, Kel Dağ'da, Mığır Tepesi'nde, Alan Yaylası'nda, Soğukoluk'ta, Belen Tepeleri'nde bahara merhaba demek, hayata merhaba demektir.
Dağda bahar, kınalı kekliklerin oradan oraya kaçıştığı, tabiatın yemyeşil örtüsünü giydiği, derelerin çağladığı, ulu çınar ağacının elbisesini giydiği, çam ağaçlarının size selam durduğu ve her yerden suların aktığı bir manzaradır. Dağda bahar biraz daha geç başlar ve biraz daha uzun sürer.
Ovada bahar ise biraz daha şenliklidir. Ovanın baharı, davul zurnanın cenk havası çalması gibidir. Her şeyden önce ovada bahar, gökyüzünü leyleklerin kaplaması demektir. Kışın Hicaz yöresine göç ettikleri için hacı adı verilen leylekler, yörede dokunulmazlık mertebesine ulaşmış kutsal varlıklardır. Mart ayının başından itibaren kafileler halinde ovaya misafir gelen hacı leylekler, baharın gelmesini gökyüzünde düğün alaylarıyla kutlarlar.
Ovada bahar, göçmen kuşlarının gelmesidir. Ovada bahar, çocukların sırtüstü uzanıp minik parmaklarıyla gökyüzündeki yıldızları saymaya çalışmasıdır. Bu topraklarda bahar, gökyüzünde uçurtmaların özgürce uçmasıdır.
Karbeyaz'da, sekide yer sofrasında oturma mevsiminin başlaması; Kisecik'te bahçeden toplanan sebzelerle yapılan acılı kısırla ayranın içilmesidir. Ovada bahar, Paşaköy'de bostan tarlalarının hazırlanması; Çataltepe'de kaz yavrularının çimlere basması; Akpınar'da buzağıların koşması demektir. Çevlik'te bahar, karpuz kabuğunun denize düşmesi, Samandağ'da seraların açılmasıdır.
Memleketimde bahar, yaz sıcakları öncesi serin esen meltem rüzgârlıdır.
Bu ellerde bahar, sevdadır, aşktır, türküdür, Dadaloğlu'dur.
Amanoslar'da ve Amik'te baharı anlatmak, yazının başında da ifade ettiğim gibi sözün bittiği bir yerdir.
Şimdi gözlerinizi kapatın ve derin bir nefes alın...
Eğer kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu memleketi görmemiş iseniz ilk fırsatta yüreğinizin sesini dinleyin ve kendinize Hatay'da bir mola verin. Göreceksiniz asla pişman olmayacaksınız.
Hatay, bir sentezler şehridir. Şehir sizi şaşırtacak ve bir zaman tüneline sokacaktır.
Burası, yaşamın sanata dönüştüğü, güler yüzlü insanların şehridir. Hatay, hikâyesi olan şehirdir..
***
PAZAR NEŞESİ
Polis- Nerde yaşıyorsun?.
Ben- Annem, babamla..
Polis- Annen, baban nerde yaşıyor?.
Ben- Benimle..
Polis- Hepiniz nerde yaşıyorsunuz?.
Ben- Bizim evde..
Polis- Sizin ev nerde?.
Ben- Komşumuzun evinin yanında..
Polis- Komşunuzun evi nerde?.
Ben- Söylersem inanır mısın?.
Polis- İnanırım söyle..
Ben- Bizim evin yanında.
***
LATİN SÖZLERİ
"Acceptissima semper munera sunt, auctor quae pretiosa facit!"
"Sahibinin değerli kıldığı bu armağanlar ne kadar güzel!"
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz