Aşağıya çalışmaya inerken, salon ekranında TRT Müzik ve TRT Müzik'te de belki bininci kez izlediğim bir klip vardı, gene..
Programın adı Günaydın.. Seyirciler, telefonlarıyla kendilerinin ya da aileden birinin, genelde de küçük çocuklarının videolarını çekip TRT'ye yolluyor ve şarkı istiyorlar. TRT Müzik şarkıyı yayınlıyor, çocuk da mutlu oluyor.
Palavra.. Durmadan ayni kişilerin ayni klipleri dönüyor, her gün. "Benim işini bilen memurum" sistemi şöyle çalıştırıyor.
O videosu çekilen çocuk, kendisine ezberletilmiş lafı söylüyor..
"Sıradaki şarkıyı.."
Yani halkın, seyircinin istediği palavra..
O programın yapımcısının istedikleri zaten sıralanmış.. Durmadan ve nedense hep ayni klipler hazırlanmış. Tekrar tekrar onlar yayında..
Yahu Türk Musikisi, alaturkası, folklörü, popu ile derya.. Kırk yıl tekrarsız yayın yaparsın, öyle de zengin arşiv..
En eskisinden, mesela Münir Nurettin'den bir şarkı istenmez mi?.
Ya da yenilerden?. Mesela Zeynep Bastık her gün varken, günün en popüler kadın şarkıcıları Demet Akalın, Hadise, Hande Yener, Betül Demir, Aleyna Tilki niye hiç "sıradaki" olmazlar?.
Benim memurum işini bildiği için mi?.
TRT Müzik her gece "Arşivden" diye bir program yayınlıyor. 19.00-20.00 arası.. Yani ötesi artık güncel olmalı mantıken..
Arşiv özel program ya.. O gecenin devamında Selami Şahin'in ev sahibi olduğu haftalık program var.. Konuk ağırlıyor. Beraber söylüyorlar..
"Arşivden"in ardından gelen Selami programının konuğu kim, "Alay edilen, eşek yerine konan" seyirciler?.
Rahmetli Harun Kolçak!.
Yahu Harun öleli dört sene oldu.. Bu program asıl tam da nasıl arşivden değil mi?.
Yahu, benim binama her gün yüzlerce insan servislerle gidip geliyor, bu gazeteyi yüz binlere ulaştırmak için.
TRT Müzik, elinde bomboş duran Harbiye ve Tepebaşı stüdyoları varken bir "Selami Şahin" programını canlı çekemez, hatta canlı yayınlayamaz mı, milyonlar ekran başındayken?.
Onu da mı Cumhurbaşkanı yapmalı?.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni, yaylıları ve ritm sazları maskeli, mesafeli oturmuş konser verirken, "Yedi Tepe'den" diye canlı müzik programları yayınlatıp TRT'ye örnek olurken, TRT Müzik'teki bu pısırıklık, bu aldatmaca, bu rezillik nedir?.
Hem de evine kapanmış, bir yerde ekrana mahkûm olmuş milletle böyle alay edilir mi?.
Hafta sonları önemli.. Çalışanlar da evde çünkü. Pazar sabahları, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın en önem verdiği "aile" kurumunun bir arada olduğu, herkesin, hep beraber bir kahvaltı masasının başında toplandığı "Kutsal Aile Günü"dür.
Üstelik televizyon da yoktu. Biz Pazar sabahlarını iple çeker, babamın minnacık maaşı ile eve ayda üç, bilemedin 4 kez et anca girerken, ki onu bulamayanlar da vardı, Pazar masası bir şölen olurdu..
Sucuğundan pastırmasına, en az dört çeşit peynirinden yeşil siyah zeytinine, annemin yaptığı çeşit çeşit reçeller ve seyyar satıcıların tavayla sattıkları kaymağa dek..
Radyo dinlerdik bir yandan da..
Hayali Küçük Ali Karagözü, Hazım Körmükçü, Halide Pişkin skeçleri, daha sonra Tekin Akmansoy yarattığı Memiş tiplemesiyle mikrofona geldiler mi, masada sohbet durur, hepimiz dinler ve sonra hep birlikte kahkaha atardık. Aile "Birlikte gülenler, eğlenenler, keyiflenenler topluluğu"dur, çünkü..
Şimdi TRT Müzik'te Pazar sabahı programına bakın..
Tam aile izleme saati.. Tam geç yatanlar dahil herkes uyanmış. Rahatça salonda, rahatça beraber olabilirler.
..Ve TRT Müzik her hafta ayni..
"11.00-12.00 arası TRT Hafif Müzik Caz Orkestrası.."
Yahu daha nasıl alay edilir milletle..
Caz dünyanın her yerinde seyircisi çok özel tek müzik türüdür.. Bu yüzden de özel caz kulüpleri vardır her ülkede.. Kaldı ki cazın da türleri var. Hot vardır.. Cool vardır.. Erbabı her cazı da dinlemez.
Yıllardır her Pazar aile izleme saatinde caz yapıyor TRT Müzik.. İnsanın "Ulan caz yapma" diye bağırası geliyor..
Geçen Pazar, bininci tekrar ayni programı izledik. İmer Erimer üflesin ben sabaha dek dinlerim.. Ama Pazar sabahı, hem de bin yıllık ve de bininci tekrar ayni cazı mı yayınlar, bu halkın parası ile kurulan, bu halkın parası ile maaş alanların yönettiği kamu kurumu..
Arkasından da, sayısı biraz daha fazla ama gene özel bir müzik türü, bir saat..
Türküler.. Zaten yayınların yüzde 70'ten fazlası türkü.. Arka arkaya türkü programları..
Bunu da mı "Külliye" emretti?.
Sayın Fuat Oktay, kusura bakmayın.
Size bağlı TRT Müzik'te neye takılsak "Külliye" diyorlar..
Eleştirmeye korkalım da ipliklerini pazara çıkarmayalım diye..
Bu halkın en büyük ihtiyacı eğlence beyler..
Hem de maçların da olmadığı tatil sabahı saatlerinde, her çeşit komedyeni, skeçleri, alaturkası, türkü ve popları, dansları, halk oyunları ile 50 yıl önce TRT'de olan eğlence programlarını yapın.. Güldürün bu milleti be!. Neşelendirin. Keyiflendirin.
Bu millet gülmek istiyor "Kovid Bilim Kurulu" her toplantısından "Gülün insanlar" diye duyuru yapıyor..
O zaman neden yapmaz, yapamaz, Eğlence Programını aile izleme saatlerinde TRT Müzik?. Söyleyeyim..
Poposunu kaldıran yoktur bir.. Halkı umursayan yöneticisi yoktur iki.. Öyle program yaparsan, işini bilen memurun neyle geçinir, üç?.
Bu başıboşluğu denetleyen, uyaran da yoktur!. Dört!.
Dahası var, komedinin..
Kimsenin tanımadığı, bilmediği gurupların onlar da eskimiş ve bininci tekrarlarıyla dolu TRT Müzik.
Endülüs'ten müzik.. Londra'dan müzik.. Balkan topraklarından müzik..
Kudüs'ten müzik.. TRT Müzik bu ülkelere hem de çekim ekibi ile gidiyor ve yayınlıyor..
Hani paraları yoktu?.
Sokaktan müzik..
Yakıtımız müzik.. Çatıdan müzik!. Yahu kim bunlar?.
Çalandan söyleyenden bir kişi tanıyın, dişimi kırayım. Ben hiçbirini tanımıyorum. Ama her hafta, her gün ekranlardalar..
Hem de eskilerin tekrar ve de kahrolsun, durmadan tekrarlarıyla..
"Assolist" programına hayatında üvertür olmamış o torpilliler çıkıyor..
"30 Dakika" diye bir şey var.. O da öyle..
Güya bunlar en ünlüler için özel yapımlar ama ah o işini bilen memurlar?.
Arşivden seçilen programları bile utanmadan tekrar tekrar yayınlayan TRT Müzik!. Yahu karantinada her türlü müzik programı canlı yapılabilir.
Gelip yapayım mı?.
Hem de Pazar sabahı ondan ikiye, dört saat, canlı yayın yapayım mı?. Sadece TRT'nin imkânları ve elemanlarını kullanıp, gerisini cebimden ödeyerek yapayım mı hem de?. Palavra değil.. 4 sene yaptım.. Ben içinizi de, ruhunuzu da bilirim.
15 sene de TRT Muhabirliği yaptım ya..
Yahu hadi arşiv.. Onu bile durmadan tekrar edeceğinize, TRT'nin o dünya çapındaki arşivinden özenirsen ne programlar çıkar. Gelip o "Arşiv"den adeta yeni bir "Eğlence ve dinlence" program yapıp kafanıza çalayım mı?.
Ama diyorum ya.. Bu millet sahipsiz..
Bu karantina, bu kapanma günlerinde milletin ekrandan başka eğlencesi, ailenin ekrandan başka bir araya toplayıcısı yokken, insanı ekrandan nefret ettiren TRT Müzik rezilliğine bakan, ilgilenen tek ama tek kişi yok bu ülkede..
Bu yazıyı günlerden beri yazıyorum..
Suya yazıyorum. Boşa yazıyorum.. Bana söz veren "Hıncal Bey, göreceksiniz Yılbaşı'nda yeni sezon başlıyor. Her şey değişecek" diyen güya yeni TRT Müzik Genel Yönetmeni Kenan Bölükbaş, benim paramla maaş alarak, benim paramla maaş dağıtarak, bu rezillikleri hem de "Kamu Televizyonu" diye bana aynen sunmaya devam edecek. Beni aldattığı da yanına kâr kalacak..
Dizinin başında Ali Eyüpoğlu'nun 10 yıl, benim bir yıl önce yazdıklarımı sundum ki, hiç ama hiçbir şeyin değişmediğini görün diye..
Aha buraya yazıyorum.
Gene değişmeyecek.. Ölmez da sağ kalırsak, daha kaç yıl bu yazıyı da tekrar tekrar okuyacaksınız..
Ta ki biri çıksın ve bu kimsesiz, bu hor görülen, bu adam yerine konmayan halka sahip çıksın!.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
UYGURLAR, TÜRK DEĞİLMİŞ!.
Efendim New York Times'dan naklen Amerika'da yaşayan bir Uygur asıllı Amerikalının gözyaşlarını yazmıştım ya, Sincan'da Uygurlara yapılan baskılar üzerine.. Hatta Mesut Özil, Sincan'daki baskılardan söz edince, Çin Televizyonu önemli bir yayın hakkı ödediği Arsenal maçının yayınını durdurmuş, Londra'nın tarihi kulübü de Mesut'u anında kadrodan çıkarmıştı.
Bu sabah, Ankara, Çin Büyükelçiliği'nden bir torba geldi. Açtım..
Kitaplar..
"Lies and Truth on Xinjiang / Sincan hakkında yalanlar ve gerçekler.."
"Xinjiang'a ilişkin tarihi meseleler.."
"Xinjian'da kültürün korunması ve geliştirilmesi.."
"Ayni kitabın İngilizcesi.."
"Freedom of Religous Belief in Xinjiang / Sincan'da dini inanç özgürlüğü.."
Şöyle bir baktım.
"Uygurlar Türk değil, Çin halkının bir koludur ve üzerlerinde hiç baskı yoktur" laflarını daha girişte okuyunca, kaldırdım bir kenara koydum.
Bunlar klasik her sefaretin yaptırıp dağıttığı propaganda malzemesi..
Bizde Çin uzmanı gazeteci, 40 yıllık (ikisi de) Aydınlıkçı ve Dost Doğu Perinçek'tir. İsterse bu kitapları ona yollarım, en uzman ağızla Uygur ve Sincan davasını yazar. Bu kitapları da inceler ve yazar tabii.
Benim Çin Elçisi'ne bir sözüm var..
"Bu kitaplarınızı okumayacağım. Ama yazıma bir cevabınız olursa, onu aynen yayınlarım, Ekselansları.."
***
İŞTE BENİM VAN'IM!.
23 Ekim'de yazmıştım, Vanlı Mahsum'u..
"Mahsum Değer diye Van Üniversitesi'nde antrenörlük eğitimi gören bir genç.. Bu yılın 20 Yaş Altı Türkiye ve Balkan Şampiyonu.
Çocukluğunun dağda, koyun ve davar sürüleri arkasından koşması doğal idman olmuş, Kenyalılar gibi. Hedefi 2024 Oyunları'nda Uzun Mesafelerde madalya almak. 'Sekiz kardeşiz, ama ekonomik zorluklar içindeyiz' diye anlatmış, Milliyet'e.." diye yazdım ve "Sponsor gerek" dedim.. Sponsoru da yazdım..
''Ben isim de veriyorum.. Dostum Fettah Tamince.. Öz be öz Van çocuğu.. Bugün 7 ülkede 25 otel, tatil köyü ve tematik park sahibi.. Rixos Zinciri onun." Fettah yurt dışındaymış, haber yolladı..
"Hıncal ağbim merak etmesin, onun sözü emirdir" diye..
..Ve dün müjdeyi aldım..
"Mahsum Değer ile sponsorluk anlaşması imzalanmıştır.."
Teşekkürler Sevgili Fettah.. İnşallah Mahsum'un 2024'te direğe çektirdiği bayrağımızı beraber izleriz..
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar!."
Tolstoy
*
"Horozu çok olan yerde sabah geç olur."
Türk Deyişi
TEBESSÜM
- Annecim, seni hastaneden arıyorum. Ama sakın merak etme!.
- Niye edeyim oğlum?. Sekiz yıldır orda başhekimsin!.