Maalesef hâlâ Milli Takımımızın başında bulunan Şenol Güneş, o Rusya maçındaki rezil futbolla, tüm yorumcuların tahammül mülkünü, Hülagu Han'dan beter yıkmış, gene de mümkün olan en hafif şekilde eleştirilmişti.
Ben, susmuştum, hatırlarsınız.
"1984'ten beri ilk defa yeniyoruz Rusları. Bırakalım millet bunun keyfini yaşasın. Üstelik iki gün sonra, gurubumuzda çok kritik bir Macaristan maçı var. Onun öncesinde Hocanın zaten her zaman karışık kafasını daha da çorba etmeyelim. Macar maçından sonra konuşuruz" demiştim..
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Medyamız, en hızlı Şenolcular dahil, Rusya'yı yenmemize rağmen, sahadaki futbolsuzluğu mümkün olduğunca yumuşak eleştirince, Şenol "Eleştiriye sözüm yok ama insan biraz kibar ve saygılı olmalı" demişti..
Bu sabah uyandım. Gazeteleri aldım, Şenol'un maç sonu söylediklerini okudum.
Çocuklar Rus maçından da kötü oynamışlar. Kalecimiz başta, hepsi çok bireysel hata yapmışlar.. Koşmamış, etmemişler ve saire ve saire.. Son söz de şu..
"Mart ayından itibaren daha iyi şeyler yapacağız!."
Gazeteyi elimden fırlatıp atmak, "Yuh artık!. Yeter be!.. Yeter artık, git artık Milli Takım'ın başından" demek geçti içimden.
Aşağı indim, bilgisayarın başına oturdum. Yazının başlığını, "Defol" diye atmak geldi içimden.. Sonra "Kibar ol, Hıncal" dedim, kendi kendime, o kibarlığın zerresini hak etmeyen adam için.. Sözü Mahatma Gandhi'ye bıraktım.. (Bakınız Sevdiğim Laflar)
"Bu dünyada görmek istediğin değişikliği kendinden başlat!.."
Size bir şey diyeyim mi?. Maç gece yarısından da yarım saat sonra bittiği için..
(Burada parantez açalım.. Bu ülkede eğer gerçekten bir Futbol Federasyonu olsa, hele de bizimle ayni saat dilimindeki Rusya ile ayni saatte oynanması gereken maç niye gece yarısında başlar?. Niye Federasyon ses çıkarmaz, uşak gibi kabullenir, UEFA'nın 81 milyon Türkü ilgilendiren kararını.. Bu ne güçsüz, bu ne itibarsız, bu ne ulusunun insanını düşünmeyen, zavallı bir federasyondur?. Böyle federasyona böyle Hoca çok bile..)
Ne diyorduk.. Maç gece yarısından da yarım saat sonra bittiği için, Şenol Hoca'nın ne diyeceğini beklemeden yatak odama gittim. Sabah sekizde kalkıp güne başlayacağım ya, bu yazıları yetiştirmek için.. Başımı yastığa koydum. "Türk medyasına 'Kibar ve saygılı olun' diye ders veren Şenol Öğretmen (İlkokul tabii) acaba ne demiştir" diye düşünmeye başladım.
İnanın.. Size yeminle "Şöyle konuşur herhalde" diye düşündüm.
"Ben maç öncesi rakip takımı, puan cetvelini ve guruptaki öteki maçı bir araya getirip bir geçerli analiz yapma yeteneğinden mahrumum. Kararsızlığım artık herkesin bildiği ezeli, ebedi huyum. Bu yüzden istikrarlı bir kadro oluşturmayı beceremiyorum. Sahaya çıkardığım 11 bu yüzden hep değişik. Oynattığım belirli bir futbol da yok. Her maç, keyfe keder, değişik bir diziliş, değişik bir taktik. Bu yüzden kimse ne yapacağını bilmiyor. Maçı da kenardan okumayı beceremiyorum. Becerip karar versem de, bu değişikliği iş işten geçmeden yapamıyorum. Yani "kadro seçiminden, ilk 11'e, maç içindeki değişikliklere her şeyde saçmalıyorum. Yani ben Türk Milli Takımı'nın başında kalmaya layık değilim. Görevimden affımı istiyorum!."
Bendeki saflığa bakar mısınız?.
Öz eleştirinin "Ö"sü yok konuşmasında.. Bütün suç kötü oynayan oyuncularda.. "Gene kötü oynamışlar" üstelik.. Yani durmadan futbolcular kötü oynuyor. Onları seçen, çalıştıran, taktik veren Şenol Hoca da hep masum!.
...Ve arkasından bir de vaad..
"Martta daha iyi işler yapacağız.."
Uyu milletim uyu!. Ninni!..
Niye martta?. O tarihe kadar milli maç yok da ondan. Gelsin cebe milyoncuklar.. Üstelik bunlar son milyoncuklar.. Milli Takım'dan gittikten sonra, kim görev verir ki, Şenol'a..
Bak Şenol.. (Hoca demeye dilim varmıyor..)
Bu maç öncesi şampiyonluk umudumuz vardı, matematik olarak. Biz Macarları yenersek, Sırbistan da Rusya'yı geçerse, gurup birincisi olarak A ligine çıkacaktık.. Ama bir "İhtimal daha var"dı şarkıdaki gibi.. "Ölmek.."
Sırbistan, Rusya'yı yenerken, biz Macarlara yenilirsek, bu defa da C ligine düşecektik. Puan cetveli matematiği böyleydi aynen.
Peki bu matematik içinde benim Korkak Şenol'um ne yapacaktı.
Adım gibi biliyordum. "Kümede kalmaya bayram..."
Aynen de öyle oldu. Sahaya, ortaya yığılmış bir takım çıkardı. Rus maçındaki savunma zaafına karşı, beraberliğe razı bir orta saha 11'i.. Dört geri adam.. Önlerinde 3 ön libero..
"Hele bir yemeyelim de, bir tane atarsak, elle gelen düğün bayram..."
Maç başladı.. Sırbistan'ın gol haberi geldi. Yayıncı kuruluş TRT'nin spikeri "Sırbistan istediğimiz golü attı. Şimdi biz de Macarları yenersek birinci olur, A ligine çıkarız" dedi ve sustu.. Devamını milletten sakladı aklınca, benim paramla o maçı anlatan çocuk.. "Ama kritik bir şey var. Macarlara yenilirsek bu defa da küme düşeriz, Sırplar kazanınca" diyemedi. "Bakalım şu andaki puan durumu ile Şenol Hoca'nın oyun düşüncesi ne olacak" da diyemedi, ta ki, 57'nci dakikada biz golü yiyene kadar. O zaman "Bu durumda, gol atamazsak küme düşeriz" demek zorunda kaldı, güya sunucu..
Yahu maaşını benden alan adam.. Benim gördüğümü bana söylemek TV sunuculuğu değil.. Sunucu olsan şöyle derdin, Sırp golü haberinin ardından..
"Şu an biz Macarlarla berabereyiz. Durum şu?. Bu sonuç Macarları şampiyon yapıyor. Bizi de kümede bırakıyor. Şimdi Şenol Hoca ne düşünüyor acaba?. Amacı kümede kalmaksa, Macarlar gibi savunmaya dönük, orta sahada yığılma takım ve taktiğini sürdürür. Şampiyonluk istiyorsa, takımda hemen değişiklik yapar. Efecan'ın sakatlığı ve Cengiz'in cezası dolayısıyla elinde kalan tek kanat oyuncusu Deniz Türüç'ü sahaya sürer, sağda Nazım Sangare, solda Caner Erkin'le ikili kanat akınları yapıp Macarların kapalı savunmasını açmaya çalışır.."
Sen demedin güya sunucu ama, anlayan anladı, Şenol'un asıl amacının kümede kalmak olduğunu..
O savunma takımı ve taktiğinden vazgeçmedi.. Hatta devre arasında içeri girip çıkarken bile, pozisyona bile giremeyen takıma el sürmedi. Çünkü kümede kalmaya dünden razıydı "Korkak" yüreği. Orta sahada hiçbir şey yapmayan İrfan Can'ı kenara alıp, yerine Lille golcüsü Yusuf Yazıcı'yı koymak için bile 55 dakika bekledi.. Yusuf'u oyuna alma kararı ile kenara göndermesi arasında gene 5 dakika kaybetti. Kanattan akın yapmamızı sağlayacak Deniz Türüç değişikliğini ise, Macarlar'dan golünü yedikten, yani kaybedecek bir şeyi kalmadıktan sonra, mecburen yaptı.. Ve Deniz'i sokarken, maç başından beri, hiç gelmeyecek kenar akınlarını bekleyen Cenk Tosun'u kenara aldı, şaşkınlığa bakar mısınız?.
Deniz, sağa sola deplase olup, Nazım ve Caner'le hücum eder ve ortalar yaparken, kafayı kim vuracaktı peki?. Onu ancak 85'te akıl etti Şenol ve "Kafa vursun da gol atsın" diye stoper Kaan'ı oyuna aldı..
Peki o çok kritik düşme kalma dakikalarında ne yaptı Şenol?.
Valla TRT sık sık gösterdi. Maçı seyretmiyor, kulübeye kapanmış, kafasını elindeki kağıda eğmiş bir şeyler yazıp duruyordu. Yahu maç gidiyor. Küme düşüyoruz. Kenarda ayakta ol, seyircisiz maçta bağır çağır, oyuncuları etkile.. Ne gezer Şenol'da onlar? Kenarda ayakta duran Şenol hep çaresiz, hep peşin kayıpçı, yani Looser değil mi?. Kenara, ona bakan oyuncunun morali bozulur tersine..
Peki o çok kritik anlarla, o kağıda ne yazıp çiziyor, ne çözüyor acaba örtmenim?.
Herhalde iki bilinmeyenli parabol problemi.. "Şampiyonluk gitti. Kümede nasıl kalırız"ı formüle etmiş, ax2+ bx+ c!. Parabolun zirvesinden düştük, sıfırın altına inmesini nasıl engellerimin formülü, sahada değil, kağıtta olmalı.
Onu çözmeye çalışıyor herhalde.. Ama Hoca karar verene dek, Macarlar bi tane daha attılar ve maç bitti. Küme düştük. Umut kaldı başka bahara..
Çıktı onu söyledi, maçtan sonra..
İnşallah martta!.
Şimdi bu Hoca, Türk Milli Takımı'nın başında kalmaya layık mı, Allah rızası için söyleyin..
Hocam!. Bu beceriksiz, bu sağına tokat yiyince solunu çevirenler federasyonu, kendi istifa etmeyi bilmiyor ki, seni göndersin.
Aslında alayınızın birlikte Türk futbolunun tepesinden çekip gitmeniz gerekiyor..
Bunlar seni atamaz.. Sen kibarlık edip, kendin gitmeliydin. Yapamadın. Milyoncuklar tatlı geldi..
Peki biz ne yapacağız?. Ülkesini, bayrağını, ay yıldızını ve futbolu seven biz ne yapacağız?.
"Gidin be!.. Gidin!.. Gidin..." demekten başka şey gelmiyor elimizden. Asıl çaresiz olan biziz.. Sizin paracıklar ve makamlarla keyfiniz öyle iyi ki, öyle rezil futbol, küme düşme falanla kaçmaz.
Niye kaçsın?. Olanlar umurunuzda değil çünkü!..
***
TEBESSÜM
Bugün Tebessüm bir Amerikan şakası..
- Top niçin Türk Milli Takımı'nı terk etti?.
- Sağa sola anlamsız tepilmekten bıktı da ondan!.
SEVDİĞİM LAFLAR
Bu dünyada görmek istediğin değişikliği kendinden başlat!.
Mahatma Gandhi