Adını bilmem, yolda görsem tanımam Nesrin Cavadzade diye bir hanım kız varmış.. Manken olmanın avantajlarını kullanıp, basamakları güzelliği ile atlamış ve bu ülkenin önde gelen yönetmenlerinden Ömer Faruk Sorak'ın ilki çok beğenilen Aşk Tesadüfleri Sever filminin ikincisinde başrolü kapmış.
Filmin oyuncularından biri de, bu ülkenin en önde gelen sanatçılarından, ünü sınırlarımızı aşan Zuhal Olcay..
Filme bir Basın Galası yapmışlar..
Bu Nesrin Hanım, 2 saat geç gelmiş..
Benim meslektaşlarım beklemişler.. Ben Mustafa Cengiz Başkanı bir dakika beklemeyip salonu terk eden adamım.
Zuhal'in de tadı kaçmış. O da terk etmiş galayı..
Onu tartışıyor, magazincilerimiz bir de..
Nesrin, Zuhal Olcay'ı görünce iki eli ile yerlere kapanmalı..
Zuhal öyle bir usta..
En başta en iyi eğitimini almış, ondan sonra sahnede harikalar yaratmış, Londra sahnelerine dek perde açmış bir büyük sanatçı hem de..
Burası İstanbul, insan geç kalabilir..
İki saat gene de çok da, herkesin eline yapışık bir cep telefonu var. Mesleğine, ustasına, medyasına, en başta da kendisine saygısı olan bir telefon edip "Gecikiyorum" demez mi?.
Ama o güzellik dışı vasıfların çoğundan mahrum hanım kızımızın umurunda değil, Zuhal Olcay gibi bir devi ve koskoca(!) İstanbul medyasını bekletmek.. Bir ama tek bir gazetede medyanın sitemini okumadım. Oturup beklediler, kös kös.. Dilerim Ömer Faruk Sorak'ın içki ve kanapeleri değmiştir bu sessiz beklemelerine..
Erkan Can Usta, Zuhal haklı..
Sen haksızsın..
O da nerden mi çıktı?.
Sen niye kalkıp gitmedin, Zuhal'le.. O şımarık güzele sen niye bir ders vermedin, Ustalar ustası?.