Hayır, İstanbul semti değil. Spor sayfasında "çubuklu" lafı görseniz, aklınıza ne gelir?.
Fenerbahçe forması değil mi?.
Parçalı da Galatasaray!.
Peki en son ne zaman gördünüz sahada 'çubuklu' ve 'parçalı'yı?.
Geçiniz. En son hangi maçta, karşılıklı oynayan iki takımın kendi renklerini taşıyan formalar giydiğine şahit oldunuz?.
Yahu "Forma aşkı.. Forma aşkı" diyip duruyorsunuz.. Forma mı bıraktınız ki, "Forma aşkı" olsun.
Dün sabah bizim sporun manşetinde "Luiz Gustavo çubuklu formayı giyebilmek için her şeyi yaptı" yazıyor.
Altında da o forma ile resmi var, güya..
Mosmor arkası.. Güya lacivert bir mavi bozması ve üzerinde bebek kusmuş gibi (Fenerli dostlarım bağışlasın) bir garip sarı çubuklar ve üzerlerinde o çubukları iğrençleştiren çaprazlar da önde..
Bu ne?. Picasso tablosu mu, Fener forması mı?.
Yahu Nihat Özdemir Başkan..
Yıllarını o çubukluya harcayıp sonunda Federasyon Başkanı oldun.
Önünüze gelen her formayı nasıl onaylıyorsunuz Federasyon olarak?.
Televizyonda izlerken, hangisi hangi takım ben bilemiyorum, 60 yıllık gazeteci Hıncal..
Sırtlarındaki numara okunmadığı için, spiker de oyuncunun adını söyleyemiyor..
Peki nasıl izleyeceğiz maçı biz?.
Sen hiç izledin mi Başkan?.
İzlesen el koyardın.
Ya da umurunda değil!.
Türk futbolunun en büyük gelir kaynağını ceplerinden ödeyen biz seyirciler umurunda değil mi, Nihat Başkan?.