- Sarışın, her şimşek çakışında niçin gülümsüyordu?.
- Biri resmini çekiyor sanıyordu da ondan..
(Bu Amerikan şakası, bana, mesleğimin ilk yıllarında, Ankara'nın o zaman yeni yapılmış Spor Sarayı'nın çöktüğü geceyi hatırlattı. Ertesi gün, yuvarlak çatısı zemine inmiş salonun tümünü gösteren panoramik fotoğraf Ulus gazetesinin birinci sayfasının yarısını kaplıyordu. Korkunç gecenin Türk basınındaki tek fotoğrafı oydu. Fotoğrafı, büyük usta, Hüseyin Ezer (Işıklar içinde yatıyor) çekmiş ve meslek tarihine geçmişti. Ezer makinesini, salonun tümünü hafif yukardan gören uzak bir yere kurmuş, ayarlamış, objektifini de açık bırakmıştı. Zifiri karanlık gecede, makinedeki filmin yanması mümkün değildi. Şimşek çakmasını bekledi. Ortalık bir an aydınlanınca, deklanşöre basılmış ve flaş çakmış gibi oldu. Makine resmi çekti. Ezer deklanşörü kapayıp gazetesine koştu. Ezer'in meslek ustalığı yanında zekası, "Yılın Fotoğrafı"nı yaratmıştı.)