Mesleğe başladığımız yıllarda kısa fıkra ve mizah dolu kalemiyle, Şinasi Nahit Berker, herkesin çok sevdiği çok usta Ankaralı gazeteciydi. Kısayı en güzel yazanlardandı. "Bu memleket uzun laftan battı" deyişi ünlüdür.
En az onun kadar ünlü "Gazeteci olunmaz, doğulur" lafı da mesleğimizi tarif ederdi.
Sevgili dostum, bu köşede adını çok okuduğunuz Ali Kestaneci de "Gazeteci" doğanlardan. Ne yazık ki, baba mesleğini seçip daha 10 yaşında lokantanın mutfağına girmişti. Ben onu emsalsiz köfteleriyle tanıdım. Sonra gitti Bodrum'a yerleşti. Dükkanı Turgut Reis'te şimdi..
Benim köşeme de yerleşti ama.. Çünkü onda "Gazeteci gözleri" var.
Sadece bakmaz.. Görür.. Mesele bu..
İşte son örnek.
Çanakkale'de kaç gazeteci yaşar, kim bilir?. Kaç gazeteci geçmiştir, sahilden. Sahil Kahvesi'nin önünden.. Ama Ali'nin baktığına, gördüğüne, makinesiyle çekip bana yolladığına bakar mısınız?.
O "Çay Tarifesi"ni yapıp oraya asan adam da, Salih Usta imiş..
Yolum Çanakkale'ye düşerse, mutlak Sahil Kahvesi'ni bulacak ve Salih Usta ile konuşacağım..
Yaşa Salih Usta!.
Yaşa Ali!.