İhsan Şimşek Başkan'ın İstanbul'un her köşesine attığı imzadan söz ederken, Alkent'i yazmamak olmaz..
İstanbul'un en güzel sitelerinden biriydik, yeşillerimiz ve renklerimizle.. Hemen hepsi milyoner sakinler üç kuruş az aidat ödesin diye kampanya yapıp seçimi kazananlar işe, Alkent'i Alkent yapan emektarları kovarak başladılar.
Bana kızdıkları için ilk kovdukları da benim bahçıvanım Gürsel Usta oldu.
Utanması eksik adamlara "Niçin" diye sordum. Tık yok..
Bir şey daha sordum..
"Gürsel Ustamın 3 bin lira maaşından yılda 36 bin lira tasarruf edersiniz..
Peki, aidat almadığınız 48 daireden sitenin zararı milyonlarca lira değil mi?. O 48 daire niye aidat ödemiyor.." Sitemizde ne kiracı, ne de ev sahibi olarak kaydı görünmeyen ama seçimi kazanan (Nasıl oluyor bu, o da ayrı konu) üç kuruş hesapçısına bakınca, Ziya Paşa'yı hatırlamamak mümkün mü?.
"Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz, bir kaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir." Yani diyor ki Ziya Paşa;
"Çalacaksan büyük çal, baş tacı edilirsin, küçük çalarsan, en ağır cezalara çarptırılırsın." 48 daireden her ay, milyonla aidatı almayanlar, bu yaz üç kuruş çiçek parasına tenezzül ettiler iyi mi?.
Alkent'te her apartımana bir kaç basamak merdivenle girilir.
Bu merdivenlerin iki yanında da çiçek saksıları vardır. Bahar, hele yaz geldi mi, kapıya, bu çiçeklerin arasından geçerek varırsınız..
Varırdık.
Bu sene çiçek değil, çalı ekmişler.
Neden..
Bir çiçek fidesi 10, 15 lira..
Çalı bedava. Bakım da istemez.
Yani bahçıvan kadrosunu eksilttiğin belli olmaz. Yeni adam alman da gerekmez..
Milyona göz yum, 15 liranın hesabını yap..
Ah Ziya Paşam ah!.