Sezon boyu gitmek istemiştim. Baş sebep, baş roldeki Ozan Güven'di. Olmadı. Yazlarımıza renk katan Enka Açık Hava'da, Şarık Ağabeyimin, bu ülke sanat ve sporuna hiç beklentisiz çok şeyler katan Şarık Ağabeyimin ruhunun üzerinde dolaştığına inandığım Enka'sındaymış kısmet. Programı görünce koştum..
Cervantes'in hemen tüm dünya lise edebiyat derslerine konu olan romanı Don Kişot'u, Mihail Bulgakov, çağdaş bir yorumla oyunlaştırmış. Emrah Eren de sahneye koymuş.
Kadroda iki ünlü isim daha var.. Dekor Barış Dinçel.. Kostüm Sadık Kızılağaç..
Müzikler, şarkılar, danslar da var.. Hele bir yaz gecesi için bire bir!.
Olurdu da..
Neden olmamış peki!.
Hemen bir kaç sandalye yanımda Haldun Ağabeyim oturuyor. Tiyatronun bu ülkede yayılmasında baş rolü oynayan, hele "Müzikal" deyince ilk akla gelen Haldun Ağabeyim'e baktım, bittiği zaman..
İşaret ve orta parmağı ile "Makas" işareti yaptı bana..
"Ben de onu bilen kalmadı, ağabey" diye cevap verdim..
Saat 21.15'te başlayan oyun bittiğinde saat gece yarısını geçiyordu.. 3 saate yakın.. Olmuyor tabii. Finaldeki alkışların cılızlığı ondandı. Oyuncular sahneden ayrılmadan dışarı koşmalar ondandı.
Emrah Eren eline cesaretle alsa makası ve en az bir saatini kesip atsaydı, alkışlar Enka'yı sallardı..
Ben yönetsem hatta, yarısını biçer, oyunu tek perdeye indirirdim. O zaman, bir gören, etrafına dostlarını toplar, bir daha gelirdi. Tadı damağında kaldığı için..
"Ben Ozan için gittim" dedim. Harikaydı, Don Kişot'ta Ozan.. Ama inanın Sanço Panza'da, bu oyunda kadınlaştırılmış at uşağı ve silahtarında, Günay Karacaoğlu, olağanüstüydü.
Yani bu kadar mı iyi oynanır?. Bu kadar mı sahne sempatisi olur bir oyuncuda..
İlk defa izledim. Bundan böyle takip edeceğim.
Seneye devam edeceklerse, ki etmeliler, "Makas" ele alınmalı!.