Yeni Çağ yazarı Yavuz Selim Demirağ'dan sonra, Aydınlık eski yazarı, çok kıdemli, duayen Sabahattin Önkibar da evinin önünde yolunu kesen bir çetenin saldırısına uğradı. "Çete" deyişim son günlerin laf alışkanlığı değil.
4 kişi araba kiralamış, takip etmiş, ya da kapısında beklemişler. Yani plan var. Yani kasıt var. Yani çete var..
Bu köşede çok yazdım.
Gece ders çalıştığı arkadaşından evine çabuk dönmek için, çevreleyen yoldan dolaşmak yerine, aydınlatılmamış parkın içinden geçen İngiliz kızına, bir adam saldırmak istemiş, kızın çığlıkları üzerine dokunamadan kaçmış, ama İngiliz polisi ertesi gün yakalamıştı. Mahkemeye çıkarıldı.
Yargıç 7 yıl, 7 gün hapis cezası verdi.
Gazeteciler "Adam kıza elini bile sürmedi. Sadece korkuttu. 7 yıl, 7 gün çok değil mi" diye sordular.
Yargıcın cevabı, Dünya Hukuk Tarihi'ne geçti..
"Genç kızı korkutmasının cezası 7 gündür. 7 yıl, 'İngiliz genç kızlarının gece parkta tek başlarına dolaşma özgürlüğüne saldırı'nın cezasıdır." Yeni Çağ Yazarı'na saldıranlar, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmışlardı.
Sabahattin'e pusu kurup evinin kapısında saldıranlar da serbest bırakıldılar.
Bir yazımdan dolayı ayağımdan kurşunlandığımdan bu yana tam 25 yıl geçti.
Beni vurduranı (Allah Rahmet eylesin) ilk duruşmamızda, mahkeme koridorunda serbest görünce, hele Yargıç onun gelecek davalarda Adliye'ye zahmet etmesine bile gerek görmediği kararını açıklayınca, davamdan vazgeçmiştim.
Sonu ne oldu, onu bile merak etmedim. Hâlâ da bilmem..
Yani, yıl 1994'ten bu yana, demokrasinin her çeşidini yaşadık, ama "Fikir özgürlüğüne saldırma özgürlüğü"nü bir türlü kaldıramadık.
İngiliz kızlarına imrenmeye devam ederek yazacağız, yazabilirsek!.
Geçmiş olsun Sabahattin!.