1957'de Ankara Yeni Gün'de mesleğe başladık.. Yazılar kurşun döken makinelerle dizilir, başlıklar, tane tane harfler yan yana konarak yazılırdı.
Resim de metale basılı klişelerle konurdu, sayfaya..
Foto muhabiri resmi çekecek, gelecek, basacak. O foto, klişehaneye gidecek, saatler süren işlemlerle metale dönüşecek. Hem meşakkatli, hem masraflı iş.. Benim maaş ayda 40 lira, yani 4 dolar. Nerde para.. Bu yüzden ünlü futbolcuların, takımların klişeleri vardı serviste.. İlgili haber gelince onları kullanırdık, tekrar tekrar..
Mesela Metin Oktay'ın, Lefter'in, Can'ın, Baba Recep'in ayni resimleri bin defa çıkardı sayfamızda..
Bunu şunun için yazdım?.
Şu milyarlık Haber Kanallarında, mesela NTV, CNN, aHaber, TGRT, Haber Türk, Global'de, Erdoğan ile Bahçeli'nin el sıkışırken, birileri sandığa oy atarken, bir makine dolar sayarken, Irak'ta bir arazi bombalanırken, askerlerimiz arazide yürüyüş kolunda arama yaparken sahnelerini mesela, kaç bin defa gördünüz ve ezberlediniz?.
Üzerine "Arşiv" yazma zahmetine dahi katlanmadan, ayni görüntüleri günde on defa kullanmaktan sıkılanımız, utananımız yok..
Habere bir konuk almışlar. Ekran ikiye bölünmüş, yarısında o Uzman (!), öbür yarısında milyonuncu kez tekrarlanan görüntüler..
Yani "Bu uzman palavra.. Ona kafanızı yormayın, siz bu ezberlediğiniz görüntülere bakın daha iyi" demek istiyor, kanal bize..
Biz "Klişe devri" bitti, sanıyorduk.
İletişim çağında sadece Haber Kanalları da değil, tüm kanallarımız ana haber bültenleriyle klişe dolu..