Ben sabah gelip odama girdim mi, kapım kapanır. Yazılarım bitene kadar Yaso kimseyi sokmaz. Telefon da bağlamaz..
Dün kapı açıldı, kendi daldı içeriye..
"Hüsnü Güreli Bey aradı" dedi. "Yazısını yazıyor, dedim, haberiniz olsun!."
"Hemen bağla" dedim.. O sabah köşemde ona nerdeyse mektup yazmışım "Niye aranmıyoruz dostum" diye.. Anında aramış işte. Bekletilir mi?.
Karşıdan Hüsnü'nün o dost, o sıcak sesi geldi, "Bu yazıyı beni özlediğin için mi yazdın" diyor. "Tabii" dedim.. "Sen en yakın arkadaşlarımdan birisin. Sen ve eşin Asuman.. Özlemem mi?"
Hüsnü'nün telefonu değişmiş. O yüzden bir şeyler olmuş, falan filan..
İki şey kararlaştırdık. Bir defa en kısa zamanda buluşup baş başa bir yemek yiyecek ve futbol işlerini, on ya da off the record, kayıt içi, ya da dışı konuşacağız.
İkincisi.. Havalar ısınıyor. Ortak dostumuz Mehmet Cansun'u arayıp, onun enfes manzaralı bahçesinde gene fasıllı masıllı bir mangal yapacağız..
Futbolu, mutbolu boş ver.. Dünyada en değerli şey, aile ve dostlar..
Seni de Asuman'ı da çok özledim Hüsnü..
Bütün bunlar, futbolun yönetimi ile ilgili eleştirilerimi etkilemeyecek, tabii.. Kafamdaki soruları "Başkan"la konuşup, ondan sonra yazacağım..
Bizim Kilis'in ünlü lafı, slogandır, hayatıma..
"Dostluk kantarla.. Hesap miskalle.."
Kantar, odun tartı birimidir. Miskal, altın ölçüsü..