Cemal Reşit Rey'de (CRR) tıklım tıklım bir salonda izlediğim Hırvat Piyanist Maksim Mrvica'dan sonra, ayni heyecan ve beklentiyle gittiğim Albert Long Hall'den ilk defa hayal kırıklığıyla ayrıldım.
Boğaziçi Konserleri'ni 22 yıldan beri devam ettirmek gibi muhteşem bir iş başaran Evin Hocam (İlyasoğlu), İspanyol Javier Perianes için "Piyanonun Prensi" demişti.. Koştum gene..
Ne varki "Piyanonun Prensi" olmak yetmiyor sanatçıya.. Çok önemli bir şey daha var, performans, yani sahne sanatlarında..
Nerde ve kime çaldığını bilmek..
Dünyanın en ünlü Klasik Müzik Salonlarından Londra Wigmore Hall ile, Boğaziçi Albert Long Hall'in seyirci farkını bilmiyorsan, o gece, orda başarılı olamazsın.
Wigmore Hall'de, Klasik Müziğin belki de, dünyadaki en bilinçli izleyicisi var.
Albert Long Hall'de ise, belki de o gece hayatında ilk defa klasik müzik dinleyecek gençler.. Klasik müziğin geleceği için kazanılması şart olan gençler.
Bunların ikisine de ayni şeyleri çalamazsın..
Gençlere, neyin nasıl çalınacağını CRR'de Maksim Mrvica gösterdi ve anlattı..
"Klasik müziği değişik bir tarzda sunmayı denedim. Çünkü genç insanların klasik müziğe çok fazla ilgisi olmuyor. Böyle giderse bir gün gelir, geleneği devam ettirecek kimse kalmaz."
"Siyah takım elbisem yerine mavi saçlarım, farklı kıyafetlerim vardı. Çünkü genç insanların kendileri gibi görünen sanatçılarla daha kolay bağ kurabildiklerini gördüm. Klasik müziğin ciddi ve soğuk bir atmosferi var. Genç insanların bununla bağ kuramayacaklarını düşündüm."
Mrvica, ışık oyunlarıyla disko havasına soktuğu CRR'de, Game of Thrones da çaldı, Bohemian Rapsodi de.. Ve salon ayağa kalktı.. Alkışlar ve bisler yarım saat sürdü.
"Piyano'nun Prensi" ise, hele gençleri sıkıntıdan boğacak (Hadi ben Chopin'den fazla hoşlanmam) klasik piyano öğrencisinin dersi gibi ağır, uyutan noktürnleri çalınca ilk yarı cılız alkışlarla bitti.
İkinci yarıda gene dinlemesi zor Debussy'den sonra, nihayet Prensin ülkesine, İspanya'ya geldik.
Manuel de Falla..
İlk yarının üstüne ilaç gibi geldi, ama seslendirdiği iki parça arasında da, en ünlü, en popüler Falla, Ateş Dansı yoktu..
"Eh işte" alkışlarla bise geldiğinde, ilk ve son popüler parçasını çaldı. Meğer o fıkır fıkır Ateş Dansı'nı bise saklarmış.. Çok geç Prens, çok genç..
Sanırım o zaman salonu nasıl salladığını kendisi de gördü ama çok geç işte..
Mrvica, Albümü 10 milyon satan bir piyanist. Gazetelerde okudum. İstanbul'dan sonra gittiği Avustralya'yı da sallamış.. Tanıtımını yaptığı yeni albümü İpek Yolu, 10 milyonu da geçerse şaşmam.
Adam 7'den 70'e herkesi yakalıyor. Çünkü "Popüler"den korkmuyor. Çünkü La Scala'ya giriş sınavı jürisi ile, halkın, gencin geldiği salonun farkını biliyor.
Evin Hocam konuklarını anlaşma yaparken uyarmalı bence..
"Klasik Müziğe kazanılması gereken gençlere çalacaksın" demeli.