Yahu, tüm sinemalarda Papillon diye bir film oynuyor, Fransa'nın Türkiye Sefiri, İstanbul Konsolosu uyuyor..
Yahu Papillon, Fransa'nın nasıl bir suç cenneti, Fransız adaletinin nasıl rezil, hapishanelerinin nasıl insanlık dışı bir işkence, zulüm ve cinayet yuvası olduğunu anlatıyor ki, bizim Gece Yarısı Ekspresi, bunun yanında komedi kalır, gene de bunca Fransız diplomatı olaya Fransız..
Yaaa.. Adamlar kendi ülkeleri için bin beter filmler yaparken, biz Gece Yarısı Ekspresi'ne seyirci rekorları kırdırdık, muhteşem diplomasimizle..
Papillon'u 1973'te izlemiştim. Yani nerdeyse yarım asır olmuş. O zaman Fransa'nın o ünlü Devil İsland/ Şeytan Adası adlı cehenneminden kaçan "Kelebek /Papillon" adlı mahkumun gerçek hikayesinde Steve McQueen oynuyordu. En yakın arkadaşı Dega da Dustin Hoffman'dı.
Film de, ikisi de öyle muhteşemdi ki, eğer Oscarlık Rami Malek olmasaydı Hoffman'ın yerinde bu yeni çevrime gitmeyecektim.
Hayır, Freddie Mercury'i de sevmem, müziğini de.. Bu yüzden Bohemian Rapsody'ye gitmedim. Malek'i izlemek için Kelebek fırsat oldu.
Adam gerçekten harika oyuncu.
..Ve inanın bu Kelebek de ilki kadar sürükleyici.. Hele gerçek olduğunu bilince..
Tam 133 dakika nasıl geçti anlamadım..
"Kaçırmayın" derim, başka şey de demem!.