Kovulan Faruk Bildirici..
Kovan Hürriyet..
Faruk, "PRoje" haber yapan, röportaj ve köşe yazısı yazan Hürriyet'in okur temsilcisi ve "Meslek İlkeleri"nin ödün vermez takipçisiydi.
Muhabirleri dahil, tüm fikir kadrosu ile Halkla İlişkiler (PR) departmanının emrine giren gazetede, reklam içerikli yazıların okura açıkça söylenmesi gerektiğini yazıyordu durmadan.
Hürriyet, kendi açıkladı, tüm kadronun "PRoje" adını verdikleri advertorialları yazdığını..
Advertorial, İngilizce editorial, yani gazete elemanlarının haber ve yazıları ile, Advertisement/ Reklam sözcüklerinden türetilmiş, "Reklam içeren yazı" anlamına bir kelime..
İngiliz ve Amerikan basını çok kullanılır.
Ama şaşmaz bir ilke ile..
O tür yazıların başına "Advertorial" yazılır mutlak ve okur uyarılır. Aldatılmaz.
Hürriyet bunu yapmıyor..
Ben de her gün devamlı okuduğum yazarlardan, mesela Ahmet Hakan, Ertuğrul Özkök, Cengiz Semercioğlu, Onur Baştürk ve Ömür Gedik'ten şüphe etmeye başladım.
Öyle olunca da okuma zevkimi kaybettim..
"Bu kendi fikri mi, parayla mı yazıyor" şüphesi ile yazı okunur mu?.
Okusan tat alır mısın?. "Vay be" der misin?.
Sevgili Ertuğrul ayrı bir yolda zaten çoktandır. Kendi resmini koymak için bahane arıyor, bir. Güzel bir kişisel albüm oluyor, köşe arşivi. İkincisi davetten davete koşuyor.
Hemen her yazısı bir davete takılı.. Ama o hiç değilse davetli olduğunu yazıyor.
Mesela Cem Yılmaz'ın Londra galasını Turkish Bank'ın davetiyle izlemiş.
Şimdi işte bu "PRoje" Hürriyet'i, bu ilkeli, bu mesleğine aşık, doğru, dosdoğru adamı kovdu iyi mi?.
"Doğru" ile "Gizli, saklı paralı yazılar" bir araya gelemezdi. İkisinden birinden cayılacaktı.
Hürriyet "Para" dedi. "Doğru"yu kovdu..
Bakalım Sevgili Faruk, meslek anıtımız Faruk "Onuncu Köy"ü bulacak mı?.