Arka arkaya neler oldu, perşembe günü Türk futbolunda.. Çoğu zaten bekleniyordu ama, böylesi hatta yarım güne sığması..
İlki Yıldırım Demirören'in istifasıydı.
O zaten, gerek kural, gerek ahlak açısından şarttı. Demirören'in içinde olduğu gurup, Futbolda Müşterek Bahis İhalesi'ni almıştı.
Bu Yıldırım Demirören'in hem yöneten, hem de yönettiği dalda müşterek bahis oynatan kişi durumuna gelmesi oluyordu ki, buna FİFA ve UEFA izin vermezdi bir.. Ahlaken doğru olmazdı iki.. Oynatan ve bahsi yöneten kişinin ayni olması, İddaa'ya güveni sıfıra indirir, hatta batırırdı.
İhaleyi kazanan gurubun ortağı Yıldırım Demirören yapılan itirazların sonuçlanmasını bekledi. Karar kesinleşince, Futbol Federasyonu Başkanlığı'nı bıraktı.
Doğrusunu yaptı.
Federasyon Başkanlığı'na mayıstaki olağan kongreye kadar Hüsnü Güreli vekalet edecek.
Güreli "Keşke başkan o olsaydı" denecek bir isim.
***
İkincisi
Şenol Güneş'in atanması..
"Demirören madem istifa edecekti, niçin Milli Takıma Hoca seçme işini yeni Federasyona bırakmadı" diyenlere katılmıyorum.
2020 elemeleri başlıyor.
Milli Takım da bu elemelere, "Hocası" ile girmeli..
Devlette devamlılık vardır. Bu, öteki olmaz.
Hocanın hemen seçilmesi ve atanması gerekiyordu. O yapıldı.
Mayısta gelen federasyonun önü açık.
Gerekli görürse hocayı değiştirirler.
Burada önemli olan, anlaşmaya konan
"Tazimat" maddesi..
Terim olayından ders almış olması gereken Demirören, aklı başında bir tazminat maddesi koymuştur diye düşünüyorum.
***
Şenol Güneş göreve 1 Haziran'da yani lig bittikten sonra başlayacak. Ama öncesinde iki milli eleme maçı var. Bunlar için de görev yapabilir. Çünkü yönetmeliklerimiz, futbolcu gibi hocaların da maç için göreve çağrılmalarına izin veriyor.
Beşiktaş da izin vermek zorunda..
Yani yasal sorun yok. Bence ahlaki ve vicdani bir sorun da..
Kararı Hüsnü Güreli Federasyonu ve Şenol Güneş verecekler. Belki de vermişlerdir bile.